Aşka dair bilinen ve bilinmesi gereken herşey! - Sayfa 2 Uyeoll10

Join the forum, it's quick and easy

Aşka dair bilinen ve bilinmesi gereken herşey! - Sayfa 2 Uyeoll10

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Aşka dair bilinen ve bilinmesi gereken herşey!

    By BiLiNMeZ
    By BiLiNMeZ
    SD Admin
    SD Admin


    Nereden : İstanbul
    Üyelik : 03/09/09
    Mesaj Sayısı : 5443
    Rep Gücü : 38097
    Başarı Sistemi : 11
    Uyarılar : Uyarı Yok
    Yorum : Dikkat: Bu Site Bağımlılık Yapar

    Aşka dair bilinen ve bilinmesi gereken herşey! - Sayfa 2 Empty benimle zaman geçirmek istemiyor

    Mesaj tarafından By BiLiNMeZ Cuma Ara. 25, 2009 4:04 pm

    Sevdiğiniz erkekle birlikte yaşıyorsunuz ama, artık eski güzel günlerdeki gibi sinemaya gitmiyor, yemeğe çıkmıyor hatta yürüyüş bile yapmıyorsunuz... Acaba bunun sebebi zamansızlık mı yoksa ortada gerçekten bir sorun mu var?

    Eğer uzun süreli bir ilişkinin içindeyseniz, ilişkiniz bir düzene oturmuş ve bunun sonucu olarak da biraz monotonlaşmış olabilir. Sorumluluklar paylaşılmış, güzellikler yaşanmış, kavgalar edilmiş, iki taraf da birbirini yeterince tanımış, yani her şey rayına oturmuştur. Siz bu düzenli yaşamın ortasında iş, ev hayatı, sevdiğiniz erkek ve sosyal yaşamınız arasında olabildiğince iyi bir denge kurduğunuzu düşünürken birdenbire ilişkinizde bir şeylerin sizi rahatsız ettiğini fark ediyosunuz!

    Hayatınızın erkeği son zamanlarda neredeyse hayatınızdan çıkmış durumda... Bu çelişkili durum size tuhaf geliyor ve ilişkinizin bu noktaya nasıl geldiğini düşünmeye başlıyorsunuz. Bu noktada iki olasılık var: İlki zamansızlık, yoğun iş temposu, yorgunluk gibi ikinizin de elinde olmayan bazı sebeplerin görüşmenize engel olması... Bunu fark ettiğinizde onunla konuşarak, birbirinize daha fazla zaman ayırmak için daha fazla çaba sarfedebilirsiniz. İkinci olasılık ise; birinciye göre daha ciddi ele alınması gereken bir sorun: Sevdiğiniz adamın artık sizinle zaman geçirmek istemediğini hissediyorsunuz. Üstelik yaptığınız gözlemler de bu hissi doğruluyor. Birlikte hiçbir şey yapmıyorsunuz. Mesela; eski güzel günlerdeki gibi sinemaya, yemeğe, hatta yürüyüşe bile çıkmıyorsunuz. Çünkü o, sizinle vakit geçirmemek için elinden geleni yapıyor. Üstelik bu noktada aynı evde yaşamanız işleri kolaylaştırmak bir yana çok daha zorlaştırıyor. Çünkü aynı evin içinde sizden çok daha rahat kaçabiliyor. Eğer ayrı yaşasaydınız iki tarafın da görüşmek için özel bir çaba göstermesi gerekecek ve tabii bu çabayı göstermeyen taraf, hemen göze batacaktı.

    Bu durum size katlanılmaz gelebilir. Ne de olsa o, hayatta en çok değer verdiğiniz insan ve sizden vebalıymış gibi kaçması, üstelik de bunu fark etmeyeceğinizi sanıp sizi aptal yerine koyması son derece can sıkıcı... Ama sinirlenip onun üzerine yürümek ya da kapıyı çarpıp evi terk etmek yerine, elinizden geldiğince sakin bir şekilde onu karşınıza alıp konuşmayı deneyin. Başlangıçta sizden kaçtığını büyük olasılıkla inkar edecektir, sakın böyle bir durum karşısında öfkeye kapılıp, bağırmaya başlamayın. Ona gözlemlerinizi ve duygularınızı aktarın, son günlerde aynı evin içinde birbirinizi adeta kaybettiğinizden, size baktığında aslında sizi görmediğini bildiğinizden söz edin; ama yumuşak ve sakin bir biçimde...

    Ona kendini ifade etmesi ve neden sizden uzaklaştığını açıklaması için bir fırsat verin. Unutmayın ki, hiçbir erkek durup dururken, bir zamanlar deliler gibi sevdiği kadını atlatmaya çalışmaz. Sakın tamamen masum olduğunuzu iddia etmeye kalkmayın, çünkü sizden uzaklaşmışsa, sizde rahatsız olduğu bazı davranışlar ortaya çıkmış demektir. Onun söyleyecekleri doğrultusunda kendinize yeniden sorular sorun ve farkında olmadan yaptığınız hataları düzeltmeye çalışın. Çaba göstermeniz onu size tekrar yakınlaştıracak ve zamanla ilişkinizin düzelmesini sağlayacaktır.
    By BiLiNMeZ
    By BiLiNMeZ
    SD Admin
    SD Admin


    Nereden : İstanbul
    Üyelik : 03/09/09
    Mesaj Sayısı : 5443
    Rep Gücü : 38097
    Başarı Sistemi : 11
    Uyarılar : Uyarı Yok
    Yorum : Dikkat: Bu Site Bağımlılık Yapar

    Aşka dair bilinen ve bilinmesi gereken herşey! - Sayfa 2 Empty bir kadının kalbinin yolları

    Mesaj tarafından By BiLiNMeZ Cuma Ara. 25, 2009 4:05 pm

    Rüyalarınızdaki kadını en nihayetinde bulduğunuzu düşünüyorsunuz. Ancak onun sizden hoşlanıp hoşlanmadığından emin değilsiniz. Şimdi en zor olan, hayatınızın kadınının kalbini kazanmak! İşte size birkaç ipucu...

    Masallar
    Kadınların bir çoğu çocukluklarında masal okumaktan büyük zevk almışlardır. Ayrıca kadınların romantik filmlere dayanamadıkları da bir gerçektir. Yapmanız gereken tek şey, sevdiğiniz kadına bir masal yazın. Nasıl etkilendiğini göreceksiniz!

    Aşk şarkıları
    Emin olun, hiçbir kadın kendisi için yazılmış bir aşk şarkısına \'hayır\' diyemez. Dikkat etmeniz gereken tek unsur doğru ortamı beklemeniz!

    CD\'ler, kasetler
    Sesine güvenmeyen erkekler endişelenmesin. Belki şarkı söyleyemiyorsunuz, ama sevdiğiniz kadına aşk şarkılarından oluşan bir albüm hediye edebilirsiniz. Hatta farklı parçalardan derlediğiniz bir albüm daha da iyi olur. Böylece emek verdiğiniz anlaşılır.

    Balonlar
    Sevdiğiniz kadının işe giderken hangi yollardan geçtiğini biliyor musunuz? Eğer biliyorsanız işiniz çok basit. Yol boyunca bütün ağaçlara, sokak lambalarına kalpli balonlar asın. Ayrıca balonların üstüne sadece ikiniz için anlamı olan birşeyler yazın. Etki mükemmel olacak.

    Telesekreter
    Biraz cesaretli olun! Sevdiğiniz kadının hangi parçayı sevdiğini biliyorsanız, telesekreterine bu parçayı kaydedin. Tabii birkaç tatlı söz söylemeyi de unutmayın.

    Haftasonu gezileri
    Maddi açıdan durumunuzda bir sorun yoksa, sevdiğiniz insanla birlikte haftasonu gezilerine katılın. Değişik mekanlar sizin yakınlaşmanızı sağlayacaktır. Ayrıca böylece birbirinize ne kadar uyduğunuzu da anlayabilirsiniz.
    By BiLiNMeZ
    By BiLiNMeZ
    SD Admin
    SD Admin


    Nereden : İstanbul
    Üyelik : 03/09/09
    Mesaj Sayısı : 5443
    Rep Gücü : 38097
    Başarı Sistemi : 11
    Uyarılar : Uyarı Yok
    Yorum : Dikkat: Bu Site Bağımlılık Yapar

    Aşka dair bilinen ve bilinmesi gereken herşey! - Sayfa 2 Empty biten ilişkinin ardından ne yapmalı

    Mesaj tarafından By BiLiNMeZ Cuma Ara. 25, 2009 4:05 pm

    Herşey bitti! Sevgiliniz sizi terk etti. Bundan sonra sizi nelerin beklediğini bilmiyorsunuz ve kesin olan tek birşey var: sevgiliniz asla geri dönmeyecek. Kendinizi üzgün hissediyorsunuz. Daha da önemlisi çok kızgınsınız, çünkü hayatınızı yeni baştan programlamanız ve gözden geçirmeniz gerekiyor. Ama ilk önce yaşadıklarınızı özümsemek ve çektiğiniz acıları unutmanız gerekiyor. Biten ilişkinin ardından yeni bir hayata başlamak için belki birkaç haftaya, belki de birkaç aya ihtiyacınız var. Hiç şüphesiz bu dönemi atlatabilmek için elinizden geleni yapacaksınız. Ve yaşadığınız üzüntülü günleri atlatabilmeniz için bizim de size birkaç önerimiz var...

    İçinizdeki öfekiyi haykırmayı öğrenin!
    Belki sinirinizi bağırıp çağırarak yenemeyeceğinizi düşünüyor olabilirsiniz, hatta bunun oludkça banal olduğuna da inanabilirsiniz. Ama emin olun hiçbir şey elinize geçenleri yere fırlatmaktan, sinirinizi haykırmaktan, etrafı yumruklamaktan daha çok rahatlatamaz sizi! Ayrıca üzüntünüzü içinize atarak sağlık durumunuzu da olumsuz yönde etkilemiş olursunuz. Bu nedenle eğer kendinizi iyi hissedecekseniz hiçbir şey yapmadan 1 hafta boyunca ağlayın. Önemli olan hislerinizi dışarıya yansıtabilmeniz.

    Eski fotoğrafları elden geçirin
    Biten ilişkilerden geriye kalan mutlu fotoğrafları yok etmek her zaman iyi bir yöntemdir. Fotoğrafları yırtıp atmak sizi rahatlatacaktır.

    Özgürlüğünüzün tadını çıkarın
    Şimdiye kadar yapmaya fırsat bulamadığınız hayallerinizi gerçekleştirin. Daha önceleri vakit ayıramadığınız hobilerinizi hayata geçirin. Sevgilinizin kedilere karşı alerjisi mi vardı? Hemen kendinize bir kedi alın. Ya da sevgilinizin boy kompleksi mi vardı? O zaman vitrinde gördüğünüz yüksek topuklu ayakkabıların alınma vakti gelmiştir. Unutmayın siz artık özgür bir insansınız.

    Öc almaya çalışmayın
    Biten bir ilişkinin ardından, terk edilen tarafın ilk aklına gelen öc almaktır. Ancak öc alamak size sadece zaman kaybettirecektir. Ayrıca bunun sonucunda rezil olmak da var. Ama eğer nasıl öc alacağınızı düşünmek hoşunuza gidiyorsa ve sizi rahatlatıyorsa, o zaman hayata geçirmeyeceğiniz planlar kurmanızda bir sakınca yok.

    Sevgilinizden gelen hediyeler
    Uzun bir ilişkinin ardından geriye sadece anılar kalmaz. Eviniz sevgilinizin aldığı hediyelerle süslüdür. Ancak artık bu hediyeleri rafa kaldırmanın vakti gelmiştir. Hoşunuza gitmeyen eşyaları çöpe atabilirsiniz. Ama sizin için özel bir anlamı olan hediyleri şimdilik gardorobunuzun tepesine kaldırabilirsiniz.

    Arkadaşlarınıza zaman ayrımanın vakti geldi
    Artık özgürsünüz ve kendi arkadaşlarınızla daha sık vakit geçirebilirsiniz. Özellikle ne zamandır aramayı düşündüğünüz, ancak her zaman başka bir işiniz çıktığı için iletişim kurmadığınız dostlarınızı arayın. Kız arkadışınzla her zaman ertelediğiniz alışverişi yapın. Ayrıca gardolobunuzu yenilemek size de iyi gelecektir.
    By BiLiNMeZ
    By BiLiNMeZ
    SD Admin
    SD Admin


    Nereden : İstanbul
    Üyelik : 03/09/09
    Mesaj Sayısı : 5443
    Rep Gücü : 38097
    Başarı Sistemi : 11
    Uyarılar : Uyarı Yok
    Yorum : Dikkat: Bu Site Bağımlılık Yapar

    Aşka dair bilinen ve bilinmesi gereken herşey! - Sayfa 2 Empty bitirmek istiyorum

    Mesaj tarafından By BiLiNMeZ Cuma Ara. 25, 2009 4:05 pm

    İçgüdüleriniz genellikle bir süre daha dayanmanızı söyler. Beklemek istemenizin bazı nedenleri gerçekten haklıdır ve ilişkinin hala yürüyebileceğini kanıtlayabilir ama, diğer nedenler hiç de haklı değildir. Somut ve duygusal sonuçlardan korkmak örneğin. Bunların, kişi olarak eşinizle hiçbir ilgisi yoktur.

    Olumlu duygular

    Şu anki sorunu saymazsak, onu seviyorum
    Durumu düzeltmek için çaba göstermeye kararlıyım
    Durumumuz zor olsa da öyle iyi dostuz ki
    Aslında farklılıklarımızı aza indirgemek için gerçek bir çaba göstermedikBirbirimizi gerçekten güldürebiliyoruz
    Belki de aşırı tepki gösterdim
    Olumsuz duygular

    Yalnız kalacağım
    Başka birisini bulamayabilirim.
    Nerede yaşayacağımı bilmiyorum
    Onun, başkasını bulmak için özgür olmasını istemiyorum
    Bu ayrılıkla başa çıkamayacağımdan korkuyorum
    Tüm arkadaşlarım evliler, en azından sevgilileri var
    By BiLiNMeZ
    By BiLiNMeZ
    SD Admin
    SD Admin


    Nereden : İstanbul
    Üyelik : 03/09/09
    Mesaj Sayısı : 5443
    Rep Gücü : 38097
    Başarı Sistemi : 11
    Uyarılar : Uyarı Yok
    Yorum : Dikkat: Bu Site Bağımlılık Yapar

    Aşka dair bilinen ve bilinmesi gereken herşey! - Sayfa 2 Empty en yakın arkadaşınız

    Mesaj tarafından By BiLiNMeZ Cuma Ara. 25, 2009 4:06 pm

    Yıllar yılı her saniyenizi birlikte geçirdiğiniz, en gizli sırlarınızı paylaşıp, birlikte gülüp ağladığınız karşı cinsten en yakın dostunuza günün birinde duygularınızın değiştiğini hisseder ve aslında ona aşık olduğunuzu anlarsanız ne yaparsınız? Sağlam bir dostluğa duygusal bir nitelik yüklemeye karar vermek zor bir karardır ve şüphesiz riskleri vardır. Böyle bir işe girişmeye ve duygularınızı arkadaşınıza söylemeye karar vermeden önce olayın artılarını ve eksilerini çok iyi tartmalı ve olası sonuçları kendinizi olabildiğince hazırlamalısınız.

    Yaşamımızda bazı ilişkiler kalıcı, bazıları ise ne yazık ki geçicidir. Bu gerçeğin farkında olarak yakın bir dosta \"çıkma teklif etmek\", üzerinde düşünülmesi gereken bir karardır.
    Arkadaşınızla ilşkinizin geleceği ne olursa olsun ona yaklaşırken benimseyeceğiniz temel kural \"saygı\"dır. Kararı ne olursa olsun ona daima saygıyla yaklaşmalı ve dostluğunuzu kaybetmeyeceğine, daima arkadaş olarak yanında olacağınıza dair sözlerinizle teminat vermelisiniz.
    Unutmayın ki, en güzel beraberlikler temelinde dostluk ve saygının olduğu birlikteliklerdir. Dostluğunuzu kaybetmemeye bakın.
    İşin ucunda kaybetmek olduğu kadar kazanma olasılığı da vardır. Aşkı dostlukla beslemek çok sağlam ilişkiler getirir.
    By BiLiNMeZ
    By BiLiNMeZ
    SD Admin
    SD Admin


    Nereden : İstanbul
    Üyelik : 03/09/09
    Mesaj Sayısı : 5443
    Rep Gücü : 38097
    Başarı Sistemi : 11
    Uyarılar : Uyarı Yok
    Yorum : Dikkat: Bu Site Bağımlılık Yapar

    Aşka dair bilinen ve bilinmesi gereken herşey! - Sayfa 2 Empty hoşçakal

    Mesaj tarafından By BiLiNMeZ Cuma Ara. 25, 2009 4:06 pm

    Sözlerin artık ikna etmediği bu yaşımda, ağlamak da artık zor geliyor, zoruma gidiyor.

    Benden sana, söylemesi zor, yazması kolay bir kelime; Hoşçakal.

    Aldatıldığımı bildiğim bu geceden sana son bir yazı, son bir hatıra.

    Seni her çağırdığımda, artık yüreğime yumruk atamayacaksın. Ben de bir başkasının yasak bahçesine uğramayacağım. Artık ne gelmeni isteyeceğim, ne de kalmanı....

    Bu akşam masamdaki tek bir mumu kendim için yaktım. Senin oturduğun iskemle boş, ev boş... İhanetin resmi boşlukta çizili...

    Şimdi sen bir başka masada başka gözlerlesin. Yüreğindeki pembe yalanlar büyüdükçe büyüyor. Karaya çalan pembeler...

    Kim, kimi kandırıyor bu alemde? Kumdan kalelerimiz her dalgada yıkılıyor.

    Kimseyi yolundan döndürecek gücüm yok artık. Dayanıksızım, dayanaksızım...

    Olduğun yerde kal...

    Hoşçakal...
    By BiLiNMeZ
    By BiLiNMeZ
    SD Admin
    SD Admin


    Nereden : İstanbul
    Üyelik : 03/09/09
    Mesaj Sayısı : 5443
    Rep Gücü : 38097
    Başarı Sistemi : 11
    Uyarılar : Uyarı Yok
    Yorum : Dikkat: Bu Site Bağımlılık Yapar

    Aşka dair bilinen ve bilinmesi gereken herşey! - Sayfa 2 Empty ilk aşkınız

    Mesaj tarafından By BiLiNMeZ Cuma Ara. 25, 2009 4:07 pm

    Karşı cinse doğru ilk yürek çarpıntılarının başladığı o günleri pek azımız unutabilir.

    \"İlk kez lunaparka giden çocuğun duyduğu heyecana\" benzetilen \"acemilik günleri\"nde kişi aslında bir imaja aşıktır. Duyguları gerçeğe dönüşebilse, belki de büyü bozulacaktır.

    Genellikle ilk aşık olduğumuz insan, ilk flört ettiğimiz veya ilk cinsel ilişkimizi yaşadığımız kişi değildir. Bu durumda, iki benzersiz deneyimi anlatmak için \"aşk\" sözcüğünü kullanmak yetersiz kalabilir. Ve çoğu zaman da pek doğru değildir. Aslında her iki ilişkide de karşı cinse olan duygularamızı şekillendirmede ve gelecekteki ilişkilerimizi etkilemede çok önemli rol oynarlar. İlk aşk, gelecekteki ilişkilere zenginlik katabileceği gibi olumsuz da etkileyebilir.

    İlk romantik aşk
    Bir haz kaynağı ya da bir hüzün kaynağı olabilir ama, çok az insan, ilk kez sırılsıklam aşık olduğunda hissettiklerini unutabilir. Bu aşk hastalığının belirtileri çok çeşitlidir, kalp daha hızlı çarpar, nabız çabuk atar, sıcak basar, insanın başı döner, iştah kaybolur, aşırı ruh hali değişimleri olur, uykusuzluk çekilir. Bazı insanlar mantıklarını, düşünme yeteneklerini yitirdiklerini anımsarlar. Hele bir de insan çok gençse, çoğunlukla karşılıksız olan o ilk aşk, acısıyla tatlısıyla karmaşık duygular yaratır. Sibel o günleri şöyle anımsıyor; \"13 yaşındaydım ve daha önce bir erkeğe tam anlamıyla bakmamıştım bile. O yaz ailemle tatile gitmiştik. Ona bir anda aşık oldum. Plajda çalışıyordu, yanık tenli, müthiş yakışıklıydı, ya da o anda bana öyle geldi. Benden çok daha büyüktü ve eminim beni plajda oynayan çocuklardan farklı görmüyordu. Oysa ben her gün onu göreceğim diye heyecandan ölüyordum. Beni belki de hiç farketmemiş olduğunu şimdi anlıyorum ama, onu unutabileceğimi de hiç sanmıyorum. O benim ilk aşkımdı.\"

    Psikolog Aslı Devrim, ilk aşkı şöyle tanımlıyor: \"İlk aşk deneyimi genellikle gerçekçi değildir. Ama tuhaftır, insan ilk aşkının etkisinden pek kurtulamaz. Alınan o büyük haz, o umutsuzluk duygusu, karşılığı alınmasa bile, unutulacak duygular değildir. İnsanın ilk kez lunaparka gittiğinde hissettikleri gibi bir şey yani aşk nedense, bir daha aynı heyecanı veremiyor insana.\"

    Çocukluk aşkı
    İlk kez aşık olduğunuz zaman, genellikle gelişmenin ilk dönemlerinde olduğunuz ve henüz olgunlaşmadığınız için, o kişiye nasıl yaklaşacağınızı pek bilemezsiniz. Aslında sadece müthiş heyecanlı bulduğunuz bir imaja aşıksınızdır. Eğer görüşebilir ve duygularınızı gerçeğe dönüştürebilirseniz, büyük bir olasılıkla büyü anında bozulacaktır. O kişiye hayran olmanız ve belli bir mesafeden gözlemeniz, onun gözünüzde mükemmel bir aşk objesi olarak kalmasına yardımcı olur. Bu şekilde aslında onların uygun olmadığını anlama fırsatı yakalayamazsınız. Peki, insanları aşkı aramaya yönelten şey nedir, biyolojik bir güdü mü, yoksa bir güvenlik arayışı mı?

    Aşkı aramak
    Parçalanmış bir aileden gelen Perihan, 16 yaşındayken sevecek birisini aradığını anımsıyor. Şimdi dönüp de geriye baktığında ise, onunla ilgilenecek ve aradığı güvenliği verecek birisine ihtiyaç duyduğunu anlıyor. \"Sanıyorum herşeyi büyük bir duygusallıkla ele alıyordum. Sanki ben Sindrella\'ydım ve Beyaz Atlı Prensi\'mi arıyordum. Bana ilk arkadaşlık teklif eden erkeğe deli gibi aşık oldum. Harikaydı. İlk buluştuğumuz günün sonunda neredeyse tüm yaşamımızı planlamıştım bile. Üç hafta sonra benden ayrıldı. Bağlanmak istemediğini söylüyordu. Haftalarca, aylarca ağladım. Bu olayın etkisini atlatmam belki de yıllarımı aldı. Uzun süre onu, benim için en uygun kişi olduğunu düşünerek kafamda idealleştirdim. Aslında onu doğru dürüst tanımıyordum bile.\"

    Bu ilişki Perihan\'ın gelecekteki ilişkilerinin ilkiydi sadece. Onu sevecek birisini aramaya devam etti uzun bir süre. Birisine bağlanması çok kolaydı ama duygularının karşılığını ender olarak alabiliyordu. Bugün şöyle diyor:\"Artık akıllandım, birçok erkeği kendimden soğutmuş olduğumu fark ediyorum. Onlardan beni sevmelerini talep ettim sürekli. Aslında gerçek olan şuydu; ben kendimi sevmeyi öğrenmemiştim. Ve aynı zamanda acı çekmeyi, aşkın bir parçası olarak kabul etmiştim.\"

    Çoğu kadın karşısındaki erkeğin kendisine bağlı olmasını ister ve ihtiyaç duyar. Sevginin azaldığını gösteren en ufak bir belirtiye karşı çok hassastır. Alınması gereken derslerin en zoru da şudur: Eğer aşırı bağımlıysanız ve aşırı sevgi talep ediyorsanız, en çok istediğiniz şeyi yitirme tehlikesi daha büyüktür. Sevilmeye layık olduğunuzu öğrenene kadar, başkasının sizi sevmesini nasıl bekleyebilirsiniz ki?

    \"Önce ben\" dönemi
    İlk aşk, duygusal gelişiminizde, genellikle vermekten çok, isteme dönemidir. Kendinizi değil de başkasını düşünmeniz ilk kez gerçekleşiyor olsa bile, bu oldukça ben-merkezci bir sevgidir. Gerçekten de insanlar ilk aşklarında sevgilerinin objesi olan kişiye sevgi ve şefkat vermekten çok, olayın sevilme yönüne ilgi duymaktadırlar.

    ...Ve ilk seks
    İlk cinsel ilişki ilk aşkla aynı anda yaşanmasa bile, Dr. Aslı Devrim ilk aşkla ilk cinsel ilişki arasında oldukça dolaysız bir ilişki olduğuna inanıyor. \"Farkında olmasanız bile, hissettiğiniz duyguların mutlaka cinsel bir yönü vardır. Zaten o özel büyüyü veren de odur. Ama insanlar genellikle bunun farkına varmazlar. Çünkü bu ilk şaşırtıcı duyguyla cinsel güdülerinin bir ilişkisi olduğunu anlayacak kadar yeterli cinsel deneyime sahip değildirler.\"

    İnsanlar daha romantik bir sözcük kullanarak adına \"sevişmek\" deseler de, ilk seksin romantik duygularla hiç bir bağlantısı olmayabilir. Gerçekten de araştırmaların gösterdiğine göre insanların bazıları, ilk seks deneyimlerini daha güvenli bir ortamda yapıyorlar, daha doğrusu, özel bir kişiyle yapmıyorlar ve böylece eğer herşey iyi gitmezse pek fazla düş kırıklığı yaşanmıyor. Yani artık birçok insan aşık olmadan çok daha önce cinsel deneyim yaşıyor.

    İnsanlar ilk aşklarını nasıl unutmuyorsa, ilk seviştikleri kişiyi, yeri ve zamanı da en ince detayına kadar hatırlıyor. İlk yaşadığımız cinsel ilişkinin hafızalarımıza bu denli kazınmış olmasının sebebi de, o olay gerçekleşmeden çok önce uzun süre merak etmiş, endişelenmiş ve hatta fantezisini kurmuş olmamızdır.

    \"Hayır\" demenin güçlüğü
    Genç kızların birçoğu ilk gerçek cinsel ilişkilerinde düş kırıklığına uğrarlar. Çünkü seks hakkında şöyle böyle bilgi edinmiş olmalarına karşın, cinsel ilişkiye girdiklerinde, cinsel ilişkiden ne beklediklerini hala bilmiyorlardır. Bir genç kız şöyle diyor: \"Erkek arkadaşım hoyrattı, beni hiç düşünmüyordu. Canım acımaya başlayınca paniğe kapıldım ve durmasını söyledim, ama durmadı, devam etti. O olaydan sonra onu bir daha görmek istemedim. Daha önce bana dokunmasına izin vermezsem beni istemeyeceğini sanıyordum ama olaydan sonra ben onu istemedim.\" Birçok genç kız kendileri henüz hazır olmadıkları halde, erkek arkadaşlarının cinsel ilişki için yaptıkları bu baskıyı hissederler. Ve birçoğu da ya utandığından, ya da sürekli baskıya dayanamadığından dolayı boyun eğer ve sonradan \"hayır\" diyemediklerine pişman olurlar. Başarılı bir sevişme için, doğru bir iletişim ve karşılıklı anlayış çok önemlidir. Bu ikisi yoksa sevişmenin mutluluk vermesi mümkün değildir. Eğer genç kızın bu ilk cinsel deneyimiyse, sorun daha da güçleşir. Bir kadına şefkatle, sevgiyle ve yumuşaklıkla yaklaşılması gerekir. Bazen yanlış olsa bile, insan kendini, cinsel aşk için en uygun zamanın geldiğine inandırabilir. Kendisini sevecek birini arayan Hande, bu sevgiyi seksle satın almaya çalıştığını düşünüyor. \"Pek bilinçli birşey değildi ama, sanıyorum, bir erkeğin benimle sevişmesine izin verirsem, bana aşık olacağına inanıyorum. Aşık filan olmadı tabii!\"

    Seks arzusu çok güçlü olabilir ve insan bir kez denedikten sonra geriye dönüş yapmak zor olabilir. Birçok kadın, ilk cinsel eşleriyle en çok neden zevk aldıkları konusunda konuşmakta zorlanmışlar ve bu yüzden daha sonraki ilişkilerinde ne istediklerini söyleyebilme cesaretini çok uzun zaman sonra bulduklarını görmüşlerdir.

    Eşler arasındaki ilgi ve sevginin azlığı kadar, korku, gerginlik ve suçluluk duygusu da, ilk cinsel ilişkinin unutulmaz ve acı bir deneyim olmasına neden olabilir.
    By BiLiNMeZ
    By BiLiNMeZ
    SD Admin
    SD Admin


    Nereden : İstanbul
    Üyelik : 03/09/09
    Mesaj Sayısı : 5443
    Rep Gücü : 38097
    Başarı Sistemi : 11
    Uyarılar : Uyarı Yok
    Yorum : Dikkat: Bu Site Bağımlılık Yapar

    Aşka dair bilinen ve bilinmesi gereken herşey! - Sayfa 2 Empty kendini aşka bırak

    Mesaj tarafından By BiLiNMeZ Cuma Ara. 25, 2009 4:07 pm

    Stresi yok eden, ilişkiyi tamamlayan, cilde iyi gelen seks, ruhsal olarak kendinizi kötü hissettiğiniz süreçlerden çıkışın da en iyi yollarından biri. Yalnızlık duygusu, sevgilinizle beraberken yerini mutluluğa bırakıyor...

    Moralinizi düzeltir
    Seks kafanızı düşüncelerden arındırmanın en iyi yolu. Moraliniz bozuksa yumuşak ve hassas bir beraberlik tam size göre. Partnerinizin sizi teselli etmesine izin verin.
    Vücudunuzu keşfedin
    Erkekler seks sırasında partnerinin vücudunu en ince ayrıntısına kadar keşfetmek ister. Siz de onu örnek alarak önce kendi vücudunuzu, sonra da onun bedenini keşfedin.
    Aşk dolu kelimeler seçin
    \"Sevgilim harikasın, seni seviyorum...\" gibi aşk dolu kelimeler seçmeniz, hem duygularınızı anlatmanızı daha da kolaylaştırır, hem de yaşananları utanç yerine keyifli bir şekilde hatırlatır.
    Nefesinizi kontrol edin
    Hızlı nefes almak iyi bir seksin en önemli anahtarlarından birisidir. Nefes alışınızı kontrol etmek için yalnızken yapacağınız egzersizler ilerisi için çok faydalı olacaktır.
    Geçmişinizi paylaşın
    Geçmişinizle ilgili her şeyi anlatmanız, birbirinize karşı daha rahat olmanızı sağlar. Bunların başında da geçmişte yaşadığınız seks hayatı olmalı. Böylece partneriniz nelerden hoşlanıp hoşlanmadığınızı bilebilir.
    Koruyucu ya da korunan
    Seks sırasında koruyucu, yani yön veren taraf mı, yoksa korunan, yani onun yön verdiği taraf mı olmayı istediğinize karar verin. Partnerinizin bunu bilmesi daha iyi bir seks yaşamınız olmasını sağlar.
    By BiLiNMeZ
    By BiLiNMeZ
    SD Admin
    SD Admin


    Nereden : İstanbul
    Üyelik : 03/09/09
    Mesaj Sayısı : 5443
    Rep Gücü : 38097
    Başarı Sistemi : 11
    Uyarılar : Uyarı Yok
    Yorum : Dikkat: Bu Site Bağımlılık Yapar

    Aşka dair bilinen ve bilinmesi gereken herşey! - Sayfa 2 Empty onu aşkınızla çıldırtın

    Mesaj tarafından By BiLiNMeZ Cuma Ara. 25, 2009 4:07 pm

    Yine, yeni, yeniden aşk... Nereye kadar? Siz elinizdekinin değerini bilmezseniz, çöp kutunuz dolup dolup taşacak... Adamın canını çıkartana dek sürecek, bir yastıkta kocanacak aşklar istiyorsanız, elinizden geleni ardınıza koymayın!

    Aşkı her zaman olağanüstü bir şeymiş gibi düşünürüz değil mi? Olağanüstü bir insanla, problemsiz, muhteşem, büyülü zamanlar... Sürekli tatildeymiş gibi... Hadi başından birbirinizi tanımak için birarada geçecek, keyif yapacak bir zamana ihtiyacımız var diyelim, ya sonra? Aşk öyle tatillere pek gelmez! İlgi ister, yenilenip, durmadan yeni başlanmış gibi yaşanmak ister...O zaman ne yapıyoruz; fazla mesai... Fazla mesai dediysek öyle adamın başında dikilin demiyoruz, ilgilenin ama sıkmayın...

    Fazla mesaiye ödeme yok!

    İşte asıl mesai başlıyor: İlk yapılacak şey; adamın seceresini çıkarmak. İkinci yapılacak şey; seceresiyle yakın ilişkiye geçmenin yollarını aramak. Üçüncü; bulmak. Dördüncü; yakın ilişkiye geçmek, aralarına sızmak. Beşinci; tüm aile bireylerine kendinizi sevdirmek... Tabii bu arada sevdiğiniz kişinin ruhsal bir sorunu var mı yok mu onu da öğrenmiş olacaksınız. Çünkü, eğer bir bozukluğu varsa, ailesinde açık seçik bunu görebilirsiniz. Ona göre de davranırsınız.

    İstihbarat servisi hizmetinizde!

    Aşkınızın her dem taptaze sürmesi için bir diğer önerimiz; \"şaşırtmalar\"! Biliyorsunuz yenilikler ve şaşırtmalar aşkın en canlandırıcı yanları. Ara sıra onu şaşırtmazsanız sıkılacaktır. Örneğin bir süreliğine onunla görüşmeyin, özlesin. Ara sıra kafalarını dinlemek istiyorlar ya... Şimdi, o özleyen sevgilinizi arayın ve \"seni ne kadar çok özledim\" deyin. Görüşmek istesin, kabul edin. Çok sevinin, veeeeee....

    İyi şaşırtmak çok önemli!

    Veeeee\'si şu; yarın olmuş, buluşma saatiniz gelmiş... Siz görüşmeye gitmeyin(!). Telefon ederse unuttuğunuzu söyleyin, özür dilemeyin. Ama nasıl şaşıracaktır adam. Birkaç kez daha böyle davranırsanız, sizi hiç aklından çıkaramayacaktır. Sürekli \"neden, neden?\" diye bir ses beyninde çınlayacaktır... Aşkınızda böylece taptaze kalacaktır. Hazır tazelemişken, hiç ara vermeden devam edelim... Sizi sevdiğini sık sık kanıtlamasını isteyin ondan. Kanıtlamazsa ağlayın. Kanıtlarsa da ağlayın, \"şimdi ne oldu\" derse, \"mutluluktan\" deyin. Mutlu olmanız elbette onun da hoşuna gidecektir. Hoşuna giden şeyleri yapmak size de iyi gelecektir, aşkınıza da... Bunun için bolca fırsat yaratın ki, aşkınız da güzel olsun. Erkekler, ne kadar mutlu ettiklerini düşünürlerse, kendilerine güvenleri o kadar artar.

    Yarım elma, gönülleri tamamlar!

    Sevdiğiniz kişinin, sizi daha çok sevmesini istiyorsanız, ona ihtiyacınız olduğunu mutlaka göstermelisiniz. Böylece kendini önemli ve işe yarar hissedecektir. Ondan sık sık hediyeler almasını isteyin. Aldığı zaman çok mutlu olduğunuzu göstermeyi unutmayın. Aldığı hediyeleri arkadaşlarınıza falan hediye edin, aralarında prestijiniz artar. Sevgilinizden sık sık paralar isteyin, sonra da bu paraları onun yanında gerekli gereksiz şeylere harcayın. Kendini evinizin erkeği gibi hissetmesi gerekiyor çünkü... Böylece ilerideki mutlu yuvanıza onu adım adım sokmuş olacaksınız. Kimbilir ne kadar mutlu hissediyorsunuzdur şu anda kendinizi...

    Yalnız bırakmamak önemli!

    Hiç yalnız bırakmayın sevgilinizi... Ne olur ne olmaz, etraf hınzır tilki kaynıyor. Çalıştığı yere onun olmadığı zamanlarda uğrayın ve oradaki kadın çalışanlarla dostluklar kurun. Onlara ne kadar mutlu olduğunuzdan söz edin. Mümkün olduğunca onun yanından ayrılmamaya bakın... İşiniz gücünüz var da onun yanında olamıyorsanız, sürekli telefon edin.

    Yakalayın kaçmasın!

    Bütün bu tarifler sevgiliniz elinizden kaçırmanıza, aşkınızın sönüp gitmesine sebep olacak gibi görünse de aslında yapacak pek bir şey de yok. Gerçi \"melek\" de olsanız yaranamıyorsunuz. Aşkınızın taze kalmasını, büyüsünün bozulmamasını en iyisi Allah\'a havale edin, siz de keyfinize bakın, canınız ne istiyorsa onu yapın. Olmuyorsa, olmaz. Ölüm yok ya sonunda...
    By BiLiNMeZ
    By BiLiNMeZ
    SD Admin
    SD Admin


    Nereden : İstanbul
    Üyelik : 03/09/09
    Mesaj Sayısı : 5443
    Rep Gücü : 38097
    Başarı Sistemi : 11
    Uyarılar : Uyarı Yok
    Yorum : Dikkat: Bu Site Bağımlılık Yapar

    Aşka dair bilinen ve bilinmesi gereken herşey! - Sayfa 2 Empty sevgi üzerine

    Mesaj tarafından By BiLiNMeZ Cuma Ara. 25, 2009 4:08 pm

    Masumi Toyotome diye bir Japon yazmış bu yazıyı. Dünyada sevilmek istemeyen kişi yok gibidir diye başlıyor. Ama sevgi nedir, nerede bulunur, biliyor muyuz diye soruyor. Sonra anlatmaya başlıyor: Sevgi üç türlüdür. Birincinin adı \"Eğer\" türü sevgi. Belli beklentileri karşılarsak bize verilecek sevgiye bu adı takmış yazar. Örnekler veriyor: eğer iyi olursan baban, annen seni sever. Eğer başarılı ve önemli kişi olursan, seni severim. Eğer eş olarak benim beklentilerimi karşılarsan seni severim.

    Birinci tür: Bir şarta bağlı sevgi

    Toyotome en çok rastlanan sevgi türü budur diyor. Karşılık bekleyen sevgi. Sevenini, istediği bir şeyin sağlanması karşılığı olarak vaat edilen bir sevgi türüdür bu diyor yazar. Nedeni ve şekli bakımından bencildir. Amacı sevgi karşılığı bir şey kazanmaktır. Yazara göre evliliklerin pek çoğu \"Eğer\" türü sevgi üzerine kurulduğu için çabuk yıkılıyor. Gençler birbirlerinin o anki gerçek hallerine değil, hayallerindeki abartılmış romantik görüntüsüne aşık oluyor ve beklentilere giriyorlar. Beklentiler gerçekleşmediğinde, düş kırıklıkları başlıyor. Sevgi nefrete dönüşüyor. En saf olması gereken anne baba sevgisinde bile \"Eğer\" türüne rastlanıyor. Yazar bir örnek veriyor. Bir genç Tokyo Üniversitesi giriş sınavlarını kazanarak babasını mutlu etmek için çok çalışıyor. Okul dışında hazırlama kurslarına da gidiyor. Ama başarılı olamıyor. Babasının yüzüne bakacak hali yok. Üzüntüsünü hafifletmek için bir haftalığına Hakone kaplıcalarına gidiyor. Eve döndüğünde babası öfkeyle sınavları kazanamadın. Bir de utanmadan Hakone\'ye gittin? diye bağırıyor. Delikanlı \"Ama baba vaktiyle sende bir ara kendini iyi hissetmediğinde Hakone kaplıcalarına gittiğini anlatmıştın diyor. Baba daha çok kızarak delikanlıyı tokatlıyor. Çocuk da intihar ediyor. Gazeteler intiharın anlık bir sinir krizi sonucu olduğunu söylediler, yanılıyorlardı diyor yazar. Delikanlı babasının kendisine olan sevgisinin yüksek düzeydeki beklentilerine bağlı olduğunu anlamıştı. İnsanlar \"Eğer\" türü sevginin üstünde bir sevgi arayışı içindeler aslında. Bu sevginin varlığını ve nerede aranması gerektiğini bilmek bu genç adamın yaptığı gibi yaşamı sürdürmekle ondan vazgeçmek arasında bir tercih yapmakla karşı karşıya kaldığımızda önemli rol oynayabilir diyor Masumi Toyotome. İlginç değil mi?

    İkinci tür: \"Çünkü\" türü sevgi

    Toyotome bu tür sevgiyi şöyle tarif ediyor: Bu tür sevgide kişi bir şey olduğu, bir şeye sahip olduğu ya da bir şey yaptığı için sevilir. Başka birinin onu sevmesi, sahip olduğu bir niteliğe ya da koşula bağlıdır. Örnek mi? Seni seviyorum. Çünkü çok güzelsin (Yakışıklısın). Seni seviyorum. Çünkü o kadar popüler, o kadar zengin, o kadar ünlüsün ki. Seni seviyorum. Çünkü bana o kadar güven veriyorsun. Seni seviyorum. Çünkü beni üstü açık arabanla, o kadar romantik yerlere götürüyorsun ki. Yazar, Çünkü türü sevginin Eğer türü sevgiye tercih edileceğini anlatıyor. Eğer türü sevgi bir beklenti koşuluna bağlı olduğundan büyük ve ağır bir yük haline gelebilir. Oysa zaten sahip olduğumuz bir nitelik yüzünden sevilmemiz hoş bir şeydir egomuzu okşar. Bu tür olduğumuz gibi sevilmektir. İnsanlar oldukları gibi sevilmeyi tercih ederler. Bu tür sevgi onlara yük getirmediği için rahatlatıcıdır. Ama derin düşünürseniz, bu türün Eğer türünden temelde pek farklı olmadığını görürsünüz. Kaldı ki bu tür sevgi de, yükler getirir insana. İnsanlar hep daha çok insan tarafından sevilmek isterler. Hayranlarına yenilerini eklemek için çabalarlar. Sevilecek niteliklere onlardan biraz daha fazla sahip biri ortaya çıktığı zaman, sevenlerinin, artık ötekini sevmeye başlayacağından korkarlar. Böylece yaşama sonsuz sevgi kazanma gayretkeşliği ve rekabet girer. Ailenin en küçük kızı yeni doğan bebeğe içerler. Sınıfının en güzel kızı, yeni gelen kıza içerler. Üstü açık BMW\'si ile hava atan delikanlı, Ferrari ile gelene içerler. Evli kadın kocasının genç ve güzel sekreterine içerler. O zaman bu tür sevgide güven duygusu bulunabilir mi diye soruyor Toyotome. Çünkü türü sevgi de, gerçek ve sağlam sevgi olamaz diyor. Bu tür sevginin güven duygusu vermeyişinin iki ayrı nedeni daha var. Birincisi; acaba bizi seven kişinin düşündüğü kişi miyiz korkusu. Tüm insanların iki yani vardır. Biri dışa gösterdikleri öteki yalnızca kendilerinin bildiği. İnsanlar sandıkları kişi olmadığımızı anlar ve bizi terk ederlerse korkusu buradan doğar. İkincisi de ya günün birinde değişirsem ve insanlar beni sevmez olurlarsa endişesidir. Japonya\'da bir temizleyicide çalışan dünya güzeli kızın yüzü patlayan kazanla parçalanmış. Yüzü fena halde çirkinleşince, nişanlısı nişana bozup onu terk etmiş. Daha acısı ayni kentte oturan anne ve babası, hastaneye ziyarete bile gelmemişler, artık çirkin olan kızlarını. Sahip olduğu sevgi, sahip olduğu güzellik temeli üstüne kurulmuş olduğundan bir günde ölmüş. Güzellik kalmayınca sevgi de kalmamış. Kız birkaç ay sonra kahrından ölmüş... Japon yazar toplumlardaki sevgilerin çoğu \"Çünkü\" türündendir ve bu tür sevgi, kalıcılığı konusunda insanı hep kuşkuya düşürür diyor.

    Peki o zaman, gerçek sevgi, güvenilecek sevgi ne? Ve işte sevgilerin en gerçeği:

    Üçüncü tür sevgi: \"Rağmen\"

    Bir koşula bağlı olmadığı için ve karşılığında bir şey beklenmediği için? Eğer türü sevgiden farklı bu. Sevilen kişinin çekici bir niteliğine dayanıp böyle bir şeyin varlığını esas olarak almadığı için Çünkü türü sevgi de değil. Bu üçüncü tür sevgide, insan Bir şey olduğu için değil, Bir şey olmasına rağmen sevilir. Güzelliğe bakar mısınız? Rağmen sevgi. Esmeralda, Quasimodo\'yu dünyanın en çirkin, en korkunç kamburu olmasına Rağmen sever. Asil, yakışıklı, zengin delikanlı da Esmeralda\'ya çingene olmasına rağmen tapar. Kişi dünyanın en çirkin, en zavallı, en sefil insanı olabilir. Bunlara rağmen sevilebilir. Tabii bu sevgiyle karşılanması şartı ile. Burada insanın, iyi, çekici ya da zengin konum edinerek sevgiyi kazanması gerekmiyor. Kusurlarına, cahilliğine, kötü huylarına ya da kötü geçmişine rağmen olduğu gibi, o haliyle sevilebiliyor. Bütünüyle çok değersiz biri gibi görünebiliyor ama en değerli gibi sevilebiliyor. Japon yazar yüreklerin en çok susadığı sevgi budur diyor. Farkında olsanız da, olmasanız da, bu tür sevgi sizin için yiyecek, içecek, giysi, ev, aile, zenginlik, başarı ya da ünden daha önemlidir. Bunun böyle olduğundan nasıl emin olursunuz?

    Haklı olduğunu kanıtlamak için sizi bir teste davet ediyor. Şu soruma cevap verin diyor. Kalbinizin derinliklerinde, dünyada kimsenin size aldırmadığını ve hiç kimsenin sizi sevmediğini düşünseydiniz, yiyecek, elbise, ev, aile, zenginlik, başarı ve üne olan ilginizi yitirmez miydiniz? Kendi kendinize yaşamamın ne yararı var diye sormaz miydiniz? Devam ediyor Toyotome: Şu anda en sevdiğiniz kişinin sizi sadece kendi çıkarı için sevdiğini anladığınızı bir düşünün. Dünya birden bire başınızın üstüne çökmez miydi. O an yaşam size anlamsız gelmez miydi? Diyelim sıradan bir yaşamınız var. Günlük yaşıyorsunuz. Günün birinde gerçek, derin ve doyurucu bir sevgi bulacağınızdan umudunuz olmasa, kalan hayatinizi nasıl yaşardınız? diye soruyor ve yanıtlıyor: Öyleleri ya iyice umutsuzluğa kapılıp intihar ediyorlar ya da iyice dağıtıp yaşayan ölü haline geliyorlar.

    Toyotome, hem de nasıl iddialı savunuyor Rağmen sevgiyi. Bugün yaşamınızı sürdürebilmenizin nedeni Rağmen türü sevgiyi şu anda yaşamanız ya da bir gün bu sevgiyi bulacağınıza inancınızdır. Son sözlerinde biraz umutsuz, Toyotome. Bugün yaşadığımız toplumda herkesi doyuracak bu sevgiyi bulmak zor. Çünkü herkesin sevgiye ihtiyacı var. Kimsede başkasına verecek fazlası yok? diye açıklıyor. Anlatıyor: Yakınımızda olan birinin bu sevgiyi bize vermesini bekleriz. Ama o da aynı şeyi başkasından beklemektedir. Peki bu dünyada sevgi ne kadar var. Yazara göre, açlığımızı biraz bastıracak kadar. Ve de yemek öncesi tadımlık gelen iştah açıcılar gibi. Bu minnacık tadım, bizi daha müthiş bir sevgi açlığına tahrik ve teşvik ediyor. Bu minnacık tadım sevgiye ne kadar muhtaç olduğumuzu anlatıyor. Büyük bir hırsla ana yemeğin gelmesini ve bizi doyurmasını bekliyoruz. Hani nerede? Hepsi o. Ve asıl çarpıcı cümle en sonda.

    DÜNYADAKİ EN BÜYÜK KITLIK, RAĞMEN TÜRÜ SEVGİNİN YETERİNCE OLMAYIŞIDIR.

    İYİ DÜŞÜNÜN..........

    Bu yılınızı iyi geçirdiniz mi?
    Sağlıklı olduğunuz için hiç sevindiniz mi?
    Bu yıl hiç gün ışığı ile uyandınız mı?
    Kaç kez güneşin doğuşunu izlediniz?
    Bir neden yokken kaç kişiye hediye aldınız?
    Kaç sabah yolda bir kediyi okşadınız?
    Bu yıl yeni doğmuş bir bebek parmağınızı sıkıca tuttu mu hiç?
    Ve siz onu hiç kokladınız mı?
    Yaz gecelerinde ne çok yıldız olduğuna hiç şaşırdınız mı? Kendinize bu yıl kaç oyuncak aldınız?
    Kaç kez gözlerinizden yaş gelinceye kadar güldünüz?
    Yaşlı bir ağaca sarıldınız mı bu yıl?
    Çimlere uzandığınız oldu mu?
    Çocukluğunuzdan kalan bir şarkıyı söylediniz mi hiç?
    Hiç taş kaydırdınız mı bu yıl?
    Kaç kez kuşlara yem attınız?
    Bir çiçeği dalındayken kokladınız mı?
    Bu yıl kaç kez gökkuşağı gördünüz?
    Ya da hediye alan bir çocuğun gözlerindeki ışığı?
    Kaç kez mektup aldınız bu yıl?
    Eski bir dostunuzu aradınız mı hiç?
    Kimseyle barıştınız mı bu yıl?
    Aslında mutlu olduğunuzu kaç kez fark ettiniz bu yıl?
    İyi bir yılın, bunlar gibi birçok \"küçük şey\"e bağlı olduğunu hiç düşündünüz mü?
    Düşünün.
    Yayılın çimenlerin üzerine
    Acele edin....
    Er veya geç...
    Çimenler yayılacak üzerinize...
    By BiLiNMeZ
    By BiLiNMeZ
    SD Admin
    SD Admin


    Nereden : İstanbul
    Üyelik : 03/09/09
    Mesaj Sayısı : 5443
    Rep Gücü : 38097
    Başarı Sistemi : 11
    Uyarılar : Uyarı Yok
    Yorum : Dikkat: Bu Site Bağımlılık Yapar

    Aşka dair bilinen ve bilinmesi gereken herşey! - Sayfa 2 Empty erkeğinizi nasıl bilirsiniz

    Mesaj tarafından By BiLiNMeZ Cuma Ara. 25, 2009 4:08 pm

    Erkeklere sorarsanız bütün kadınlar onların önce gözlerine, sonra beyinlerine, sonra da kalçalarına bakıyorlar. Oysa yapılan araştırmalardan çıkan sonuca göre kadınların bir erkekte ilk dikkat ettikleri iki şey, eller ve yüz ifadesi. Fakat hangi kadın bu kadarıyla yetinebilir ki? Biz, cinsiyetimiz ve genetik kodlarınız itibariyle meraklı bir türüz. O yüzden de el ve yüz analizinden sonra kafamıza hemen başka sorular üşüşüyor:

    İyi bir koca olur mu? İyi bir baba olur mu? Kötü gün dostu mudur? Anlayışlı mıdır? Kadınlara nasıl yaklaşılması gerektiğini bilir mi? Böylece daha ilk buluşmadan itibaren zihnimizdeki test başlıyor. Ancak hiçbir zaman karşımızdaki erkeği istediğimiz kadar iyi tanıyamıyoruz, çünkü bu sır dolu varlığı çözmek için gerçekten uzun zamana ihtiyacımız var. Oysa çağımız hız çağı ve aslında hiç birimizin, ne kadar hoşlanıyor olursak olalım, bir erkeği çözmeye çalışmakla uğraşacak o kadar da çok zamanımız ve enerjimiz yok. Öyleyse ne yapacağız? Tabii ki kestirmeden gidip elimize ilk geçen verilerin en önemlilerini değerlendirecek, erkekler hakkında belki bazıları bugüne kadar aklımıza bile gelmeyen sorulara yanıt arayacağız.

    Konuşabiliyor mu?

    Tabii ki konuşabiliyor, ama asıl dikkat etmeniz gereken şey şu: İki lafı bir araya getirip adam gibi cümle kurabiliyor mu, kuramıyor mu? Dil zenginliğine dayalı espriler yapma yeteneğine sahip mi, yoksa kaba el şakalarıyla mı idare ediyor? \"Ne önemi var\' demeyin, dil düşüncenin aynasıdır. Ancak düşüncelerini doğru dürüst bir araya getirmeye ve oradan farklı düşüncelere ulaşmayı becerebilen bir insan doğru dürüst konuşmayı da becerebilir. Bir erkek isterse Tanrılar kadar yakışıklı olsun, bu yakışıklılık ilişkinizi bir yere kadar idare eder. Onu karşınıza koyup ağzını bile açtırmadan bütün gün seyredecek değilsiniz ya. Bir erkeğin konuşma tarzı, ses tonu, konuşurkenki mimik ve jestlerini takip ederek onun hakkında epey bilgi edinebilirsiniz.

    Yemek yapabiliyor mu?

    Dikkat edin, sorumuz \"Yemek yapmayı biliyor mu\" değil, \"Yemek yapabiliyor mu. Hiç bilmediği bir yemeği kitaptan baka baka yaptığı zaman bir şeye benziyor mu benzemiyor mu? işi bittiği zaman mutfak hala mutfak mı, yoksa meydan muharebesi atlatmış bir savaş alanını mı andırıyor. Aşkla güzel yemeği bir araya getirmeyi bilen bir erkek, kadınlar cephesinde her zaman puan toplar. Onu evine çağırıp güzel yemekler hazırlayan bir erkeği hangi kadın reddedebilir ki?

    İyi bir hemşire mi?

    İşte bir erkeği değerlendirmek için sorulması gereken en önemli sorulardan biri.. Daha önceki sorulardan yola çıkarak onun hakkında hala bir şey öğrenemediyse bir sonraki grip nöbetinizi bekleyin. Ateşiniz çıkıp boğazınız ağrırken, kolunuzu bile kıpırdatacak haliniz yokken size ıhlamur yapıp portakal suyu hazırlaması, ilaç saatlerinizi kaçırmaması, işe gitmek zorunda kaldığı için yanınızda olmadığı zamanlarda bile yarım saatte bir telefon etmesi, gerekiyorsa eve doktor getirmesi iyi bir hemşire olduğunun göstergesi, ki bu da onun için son derece değerli bir puan. Eğer nekahet döneminde odanızı güzel çiçeklerle süslüyor, elinde en sevdiğiniz şarkıcının yeni CD\'siyle kapıdan içeri giriyor ve bütün akşamı sizinle birlikte geçiriyorsa, bu da bonus. Yalnız bir konuda çok dikkatli olmalısınız: Hastalığınızı önemsemesi elbette çok güzel, ama umarım konuyu abartmıyordur.

    Başkalarının hastalıkları konusunda fazla evhamlı bir erkek, kendi hastalandığında iyice çekilmez olur.

    Para kazanabiliyor mu?

    Tabii ki aşkta maddiyat başlangıçta hiçbirimizin aklına gelmez, ancak ilişki ilerledikçe parasal sorunlar büyüyüp aşkı kolayca öldürebilir. Birlikte olduğunuz erkeğin ekonomik seviyesinin en azından sizinle aynı olması gerek ki onunla vakit geçirdiğiniz zaman boyunca kendi yaşam standardınızın altına düşmek zorunda kalmayasınız. Eğer sırf onun parasızlığı yüzünden akşamları dışarı çıkamaz duruma gelirseniz ya da bir restorana gideceğiniz zaman on kere para hesabı yapmak durumunda kalırsanız, bu sizi yavaş yavaş rahatsız etmeye başlar ve ona olan saygınızı kaybedersiniz. Duygularımıza istediğimiz kadar önem verelim, hepimiz iyi yaşamak için paraya muhtacız ve alışık olduğumuz koşullardan feragat etmek zorunda kaldığımızda mutsuz oluyoruz. O yüzden onu tanımaya çalışırken sadece karakteri ve zevkleriyle değil, maddi koşullarıyla da değerlendirin.

    Arkadaşları ve kendine ait zevkleri var mı?

    Bazı insanlar hayata tek başına gelmiş ve öyle kalmış gibidirler, hiç arkadaşları yoktur. Oysa karşınızdaki erkeğin sosyal olması sizin için de çok önemli. Vazgeçemediği hobileri ve arkadaşları olmalı, onlara vakit ayırmalı, sizsiz de dışarı çıkmalı, ilişkinizin dışında da bir hayatı olmalı. Ancak böyle bir erkek sizin de kendi hayatınızı yaşamanıza anlayış gösterir. Aksi takdirde onun bütün dünyası siz olursunuz ve sizden de aynı şeyi talep eder. Bu da ilişkiyi bağımlılık noktasına sürükler. Arkadaşlarla vakit geçirmek, yeni insanlarla tanışmak, farklı ilgi alanları edinmek insanı sürekli geliştirip zenginleştirir ve birlikte olduğunuz erkeği bu yönden de tanımanız çok önemli.

    Ara sıra aklınızdan geçenleri okuyabiliyor mu?

    Biz kadınlar çok karmaşık varlıklarız ve hiçbir erkekten zihnimizin içindekileri her zaman bilmesini beklemeye hakkımız yok. Fakat sevgilinizin en azından arada bir gözünüzün içine bakıp düşündüklerinizi ya da hissettiklerinizi anlaması, hem onun sezgileri güçlü bir erkek, hem de aranızdaki iletişimin kuvvetli olduğunu gösterir. Aslında bu biraz da birbirinizi ne kadar tanıdığınızla ilgili. Eğer yıllardır birlikteyseniz ve o hala sizin hiçbir davranışınızın arkasında yatan sebebi göremiyorsa, sizde değil, onda bir sorun var demektir. Yine de bu konuda fazla umutlanmayın, çünkü erkeklerin çoğu bu yetenekten yoksundurlar, daha doğrusu içlerindeki yeteneği geliştirmeyi bilmemişlerdir. Dolayısıyla düşünmenin ve olaylar arasında mantık bağları kurmanın yanı sıra gerektiği zaman sezgilerini de kullanmayı bilen bir erkek, her zaman için bulunmaz bir nimettir. Bir de ikiniz arasında mistik bir bağ olduğuna inanıyorsa, mükemmel.

    Sevmeyi biliyor mu?

    İşte karşınızdaki erkeği tanımaya çalışırken ya ilk, ya da en son sormanız gereken tehlikeli soru... Görünüşte sizi seviyor, ama sevmenin beraberinde getirdiği sorumlulukları alarak ilişkiye emek vermeyi biliyor mu? \"Seni seviyorum\"lar birliktelikleri ancak bir yere kadar götürüyor ne yazık ki. İlk günlerin heyecanı geçtikten sonraysa geriye gündelik hayatın rutin akışı kalıyor. Eğer bu monotonluğu bile sizinle paylaşmayı ve ortak yaşamınızı küçük sürprizlerle renklendirmeyi biliyorsa, sevgisini sözlerin yanı sıra davranışlarıyla da gösteriyorsa, kalbinin ve zihninin kapıları açıksa, kısacası sevmeyi biliyorsa sizin için ideal bir erkekle birliktesiniz demektir.
    By BiLiNMeZ
    By BiLiNMeZ
    SD Admin
    SD Admin


    Nereden : İstanbul
    Üyelik : 03/09/09
    Mesaj Sayısı : 5443
    Rep Gücü : 38097
    Başarı Sistemi : 11
    Uyarılar : Uyarı Yok
    Yorum : Dikkat: Bu Site Bağımlılık Yapar

    Aşka dair bilinen ve bilinmesi gereken herşey! - Sayfa 2 Empty yeni bir aşka hazırlanın

    Mesaj tarafından By BiLiNMeZ Cuma Ara. 25, 2009 4:09 pm

    Kendinizi yenileyin

    Yeniliklere açık olun. Arkadaşlarınızla yeniliklere açık bir parti verin. Herkes yeni birilerini getirsin. Böylece tanışabileceğiniz birçok kişi ortamda olacaktır.

    Eğlenceye vakit ayırın

    Hiç beklemediğiniz bir anda aşk sizin de kapınızı çalabilirBuna inanmıyor musunuz? Fakat bu doğru, olması gerektiği zaman beklediğiniz şey olacaktır. Siz bu arada eğlenmenize bakın. Arkadaşlarınızla dışarı çıkın, bol bol gülün, eğlenin. Kimbilir belki de attığınız kahkahalar birinin kulağına gidebilir.

    Rahat olun

    Şunu bilmeniz gerekir biri ile tanışmadan once kendinize güvenmeniz gerekir. Kendine güvenmeyen birine başkası da güvenemez.

    Cafelere gidin

    Biri ile tanışmak için her gece barlarda dolaşmanız gerekmiyor. Bir dergi alıp, kahve içmeye gidebilirsiniz. Arkanıza yaslanın ve rahatlayın bu arada çaktırmadan etrafa bakın. Belki size uygun biri ortalıklarda dolaşıyordur.

    İnterneti kullanın

    Günümüzde birçok kişi internet yolu ile tanışıyor. Sizde bunu deneyebilirsiniz. Ortak fikirleri paylaştığınız biri ile ilk önce sanal alemde takılır sonra da gerçek dünyada beraber olursunuz. Bu arada, yeni kız arkadaşlar edinerek daha farklı ortamlara girip, daha farklı şeyler yapabilirsiniz.

    Alışverişe çıkın

    Alışveriş yeni bir erkekle tanışmanın en iyi yollarından biridir. Size bir tavsiye yakışıklı erkeklere rastlayacağınız en iyi reyon tabii ki \"erkek\" reyonudur.
    By BiLiNMeZ
    By BiLiNMeZ
    SD Admin
    SD Admin


    Nereden : İstanbul
    Üyelik : 03/09/09
    Mesaj Sayısı : 5443
    Rep Gücü : 38097
    Başarı Sistemi : 11
    Uyarılar : Uyarı Yok
    Yorum : Dikkat: Bu Site Bağımlılık Yapar

    Aşka dair bilinen ve bilinmesi gereken herşey! - Sayfa 2 Empty ilişkinizdeki üçüncü kişiler

    Mesaj tarafından By BiLiNMeZ Cuma Ara. 25, 2009 4:09 pm

    Bir erkekle bir kadın arasındaki duygusal beraberlik, insan ilişkileri içinde yürütülmesi en
    zevkli, ama aynı zamanda en zor olanı. Birbirine zıt karakterlerin çatışması, yetersiz ya da yanlış iletişim, anlayışsızlık ve kıskançlık, güç mücadelesi ve birbirine yaşam alanı tanımama, aşk ilişkilerinde en sık karşılaşılan sorunlar. Ancak bir başka önemli problem var ki, aslında tam olarak ne kadından, ne de erkekten kaynaklanıyor. Tartışmaların sebebi bu kez sürekli araya giren, ilişkiye durmadan müdahale eden üçüncü kişiler. İki gönül bir oluyor ama dış etkenlerden kaynaklanan sıkıntılar yaşandığı için samanlık seyran olmuyor.

    Birlikteliğinizde bu tip bir pürüz varsa, aranıza giren her kim olursa olsun ona bu ilişkinin iki kişilik bir ilişki olduğunu göstermeniz yani sınırlarınızı çizmeniz şart. İlişkilerin en sık karşılaşılan davetsiz misafirleri kimler mi?

    Eski kız arkadaşı

    Hala ondan hoşlanan bir eski kız arkadaşın varlığı bile yeterince rahatsız edicidir. Hele bir de ilişkinizi bozup onu yeniden kazanmaya çalışıyorsa... Birlikte olduğunuz erkek safça \"sadece çok iyi arkadaş\" olduklarını düşünüyor olabilir. Ancak bir kadının duygularını yine bir kadın fark eder. Bu zor durumda adımlarınızı çok dikkatli atmanız gerekiyor. Önce gidip eski kız arkadaşıyla konuşmayı deneyebilirsiniz. Ona artık ilişkinize karışmamasını, duygularını çok iyi anladığınızı, fakat sevgilinizden umudu kesip yeni aşklara yelken açmasının en başta kendisi için iyi olacağını uygun bir dille anlatın. İnkar ederse üstelemeyin. Bu noktada erkek arkadaşınıza rest çekmekten ve bu kadınla görüşmeye devam ederse ilişkiyi bitirmek zorunda kalacağınızı söyleyerek blöf yapmaktan başka çareniz yok.

    Anneler ve oğulları

    Yüzyıllardır gizemini koruyan, tuhaf ve mahrem bir ilişki söz konusu. Siz de bu ilişkiyi değiştiren ilk kadın olma hayallerinden vazgeçseniz iyi olur. Annesi sürekli aranıza girmeye ve sizi ona kötülemeye çalışıyorsa sakın kızıp sevgilinizle ipleri koparmayın. Onu karşınıza alıp sakin sakin konuşun. Annesiyle arasındaki özel ilişkiye saygı duyduğunuzu, fakat sizin ilişkinizin de özel olduğunu ve aynı saygıyı ondan da beklediğinizi söyleyerek annesiyle sizin hakkınızda hiçbir şey konuşmamasını isteyin. Annesine de olabildiğince nazik ama mesafeli davranmaya gayret edin.
    By BiLiNMeZ
    By BiLiNMeZ
    SD Admin
    SD Admin


    Nereden : İstanbul
    Üyelik : 03/09/09
    Mesaj Sayısı : 5443
    Rep Gücü : 38097
    Başarı Sistemi : 11
    Uyarılar : Uyarı Yok
    Yorum : Dikkat: Bu Site Bağımlılık Yapar

    Aşka dair bilinen ve bilinmesi gereken herşey! - Sayfa 2 Empty sevgilinizin sırları ortaya dökülürse

    Mesaj tarafından By BiLiNMeZ Cuma Ara. 25, 2009 4:10 pm

    Hayatınızın erkeğini bulduğunuz için kendi kendinizi tebrik ederken, sevgilinizin neredeyse sizinle yaşıt bir kızı olduğunu mu öğrendiniz? Olmaz demeyin!

    Gwen Stefani\'nin başına gelmiş... Ünlü şarkıcı ilişkisine dokuz senesini verdikten sonra sevgilisinin çocuğu olduğunu öğrenmiş. Onun kadar şanssız olmasanız da, her dakika, sevgiliniz tarafından açıklanan bir sırla soğuk duş alabilirsiniz. İlişkinizin bambaşka bir boyutunu sevgilinize çok bağlandıktan sonra öğrenebilirsiniz. Örneğin evliliğe önem vermediğini veya eskiden uyuşturucu kullandığım veya bir eşi veya çocukları olduğunu çok geç öğrenebilirsiniz. Bu tür haberler her zaman kötüdür, bazen onların etkisinden kurtulmak zaman alır, bazen etkisi o kadar büyüktür ki ilişkinin sonunu bile getirebilir.

    \"Hayatınızı paylaştığınız, duygularınızı harcadığınız erkek hakkında karanlık sırlar duymak sizi kızdırabilir, aldatılma duygusu uyandırabilir, yüreğinizde zor kapanan yaralara yol açabilir\" diyor New Yorklu Psikolog Mary Margaret Frederick. Her ne olursa olsun, sevgilinize kapıyı göstermeden önce, bazı durumları iyi değerlendirmelisiniz. İşte uzmanlarımızın tavsiyeleri:

    Baş edilebilen bombalar

    Bunlara beb bombalar diyelim. Bu iyi haber olmamalarına rağmen, bir felaket habercisi de sayılmazlar. Örneğin sevgilinizin depresan kullandığını öğreniyorsunuz. Sevinmezsiniz ama aldatılmışlık duygusu da yaşamazsınız en azından. \"Bu tür bombalar sizi alt üst etmese de, ilişkinizi yeniden değerlendirmenize yol açabilir. Sevdiğiniz insanı yeterince tanıyıp tanımadığınız sorusunu uyandırabilir. Belki de kontrol altında tutmadığınızda sevgilinizin ne yapıp ne yapmayacağı konusunda endişe duymanıza yol açabilir

    Size utanç verici sırlarını açıklaması aslında iyi bir işarettir. Demek ki size güveniyor ve aranızda gizli bir şeyin kalmamasını istiyor. Ama tabii ki hiçbir şey olmamış gibi davranmanız gerekmiyor. Duyduğunuz andaki duygularınızı onunla paylaşmalısınız.

    İletişim uzmanı profesör Jess Alberts bu konuya şu açıklamaları getiriyor: \"Meseleyi baştan anlatmasını isteyin. Fazla tepki göstermeyin, yoksa onu dürüstlükten uzaklaştırırsınız. Anlatırken ayağını oynatıp oynatmadığına bakın. İnsanlar yalan söylerken genellikle vücutlarının üst tarafını kontrol edebilir, ancak alt tarafını unuturlar. Çok fazla bilgi vermek de yalan söyleme ihtimalini söz konusu yapabilir, anlatış tarzına da bakmalısınız.
    By BiLiNMeZ
    By BiLiNMeZ
    SD Admin
    SD Admin


    Nereden : İstanbul
    Üyelik : 03/09/09
    Mesaj Sayısı : 5443
    Rep Gücü : 38097
    Başarı Sistemi : 11
    Uyarılar : Uyarı Yok
    Yorum : Dikkat: Bu Site Bağımlılık Yapar

    Aşka dair bilinen ve bilinmesi gereken herşey! - Sayfa 2 Empty ilişki karşılaştırma sendromu

    Mesaj tarafından By BiLiNMeZ Cuma Ara. 25, 2009 4:10 pm

    Hepimiz zaman zaman kendimizi arkadaşlarımızla karşılaştırırız, bu her zaman yanlış değil. Asıl sorun, başkalarının hayatlarındaki veya ilişkilerindeki olumlu yönleri kendi hayatımızdaki olumsuz yönlerle karşılaştırdığımız zaman başlıyor. Bu tür karşılaştırmalar tehlike içeriyor, çünkü dışardan dört dörtlük gibi gözükse de, kimsenin ilişkisi ideal değildir. Daima diğer insanların bizden daha mutlu olduklarını düşünmek, kendimizi sürekli bir mutsuzluğa sürüklememize yol açabilir.

    Siz evlenme teklif ettiğinizde sevgiliniz evliliğinizin ne kadar güzel olacağını açıklamaya çalışırken, sizin aklınızda arkadaşınızın sevgilisinin evlenme teklifini Paris’te ettiği mi geçiyor? Olabilir. Belki ilk duyduğunuzda siz de böyle bir evlenme teklifinin çok romantik olduğunu düşünebilirsiniz ama hayallere fazla kapılmayın. Çantaya sokuşturulan aşk mektupları, özel günlerde yazılan şiirsel yazılar, her zaman dört dörtlük bir ilişkinin aynası değildir.

    Arkadaşınızın eşi her cuma günü ona çiçek alıyorsa, belki kendinizi kötü hissedeceksiniz ama bundan yola çıkıp, onların arasında hiçbir sorun olmadığını, her gün kumrular gibi gezdiklerini zannetmeyin. Sevgilinizin ve ilişkinizin artılarını ve eksilerini listeleyin. Olumlu yönleri, olumsuzlardan daha fazlaysa, sağlıklı bir ilişkiniz olduğu için sevinebilirsiniz.

    Haftada iki kez buluşmak bile sizi mutlu ederken, ilişkisine sizinle aynı zamanda başlayan bir arkadaşınız, yanınıza parmağındaki yüzükle gelince, canınız sıkılabilir. Belki de aniden bir soru belirir kafanızda: \"ilişkimiz gerçekten bir yere gidiyor mu, yoksa zaman mı kaybediyoruz?\"

    Her ilişkinin kendine ait bir hızı var. Doğal hızını arttırmak istiyorsanız, bazen ters tepki alabilirsiniz. Belki de kıskandığınız arkadaşlarınız aslında sizi kıskanıyordur, birbirinizin hayatına bu kadar müdahale etmediğiniz için. Gerçekten evlenmek isteyip istemediğinizi bilmeniz önemli.

    Arkadaşlarınız yıllardır birlikte olmalarına rağmen, hala birbirlerinin cümlelerini tamamlayıp, gözlerinin içine bakıyorlarsa, haklısınız, uyumlu bir çift olabilirler. Az kavga ettiklerini hatta kavgalarının en fazla on dakika sürdüğünü gördüğünüzde kendinizin neden böyle iyi anlaşamadığınızı düşünebilirsiniz. Birbirinizle ne kadar çok konuştuğunuz yeterli bir kıstas değildir. Her insan her konuda saatlerce konuşamayabilir, o yüzden ilişkiye karar verdiğinizde, kendi kendinize şu soruyu sorun: \"Benimle saatlerce sohbet etmeyen biriyle beraber olabilir miyim?\" iletişimin sizin için ne anlamına geldiğini iyi anlayın. En çok konuşmak istediğiniz konulan listeleyin ve bir günlüğüne televizyondan izlemekten vazgeçip, bir şişe şarap eşliğinde keyifli bir sohbete koyulun.

    Herkesle birlikteyken bile, üzerinden ellerini çekemeyen çiftlere hepimiz şahit olmuşuzdur. Acaba, onlar gerçek. ten öyleler mi, yoksa çevrelerine bir şeyler göstermek mi istiyorlar? Özgüveni olmayan çiftler kendilerini fazlasıyla afişe ederler. Etrafınızda bu tür çiftlerden varsa, onları görmezden gelin.
    By BiLiNMeZ
    By BiLiNMeZ
    SD Admin
    SD Admin


    Nereden : İstanbul
    Üyelik : 03/09/09
    Mesaj Sayısı : 5443
    Rep Gücü : 38097
    Başarı Sistemi : 11
    Uyarılar : Uyarı Yok
    Yorum : Dikkat: Bu Site Bağımlılık Yapar

    Aşka dair bilinen ve bilinmesi gereken herşey! - Sayfa 2 Empty sevgilinizle ikinci raunt

    Mesaj tarafından By BiLiNMeZ Cuma Ara. 25, 2009 4:10 pm

    Herkesin hayatında \"Eğer... olmasaydı, ne mutlu olurduk\" dediği bir sevgilisi olmuştur. Yani eğer şehrinizi değiştirmemiş, yeni bir işe girmemiş ya da bir başkasıyla tanışmamış olsaydınız, geri dönebileceğiniz bir sevgili... Belli bir süre sonra size geri dönmek isteyen sevgili, kolay atlatılmayacak bir sorun. Evet mi, hayır mı cevabını vermeden önce içinizde fırtınalar kopması normal.

    Birkaç saniye için geçmişinize gitmek

    Bir ilişkiye yeniden devam etmek bir DVD\'yi yeniden başlatmak kadar kolay değil. Kendinize şu soruyu sorun: Siz hala aynı kişi misiniz? Geri dönmek, hayatınızın bazı etaplarını yok saymak demek ki, bu çok zor.

    Bu sefer olacak mı, olmayacak mı?

    İkinci bir raundun nasıl olacağı, aslında birinci raundun nasıl bittiğine bağlı. Eğer geçici bir sebep yüzünden ayrıldıysanız, olabilir ancak kalıcı bir sorun söz konusuysa, yine hüsranla sonuçlanma riski çok yüksek.

    Annenizin sözü gibi gözükse de, tavsiyemiz şu: Size eski bir alışkanlığa dair her ne kadar söz verse de sözünü tutması mümkün değil (veya uzun vadede tutması) o yüzden siz siz olun, boş ümitlere kapılmayın.

    Gerçek ‘Mutlu son’ var mı?

    Geri dönüşünün sebebiyle ilgili bir türlü karar veremiyorsanız, çevrenizden yardım isteyin. Arkadaşlarınız ilişkinizi daha objektif şekilde değerlendirebilirler. Eğer ilk geri dönüşü ise, arkadaşlarınız belki size cesaret vereceklerdir (fazla şans vermeseler de). Ayrılık sebebiniz neyse, onu geçici bir durum olarak kabul edip, yeni bir başlangıç yapmaya çalışın. Her şey iyi gidiyorsa harika. Gitmiyorsa bunu yaşayarak fark etmeniz biraz acı verici ama gerçekçi olmanız gerekir. İlişkiyle ilgili ikiniz de hevesli olmalısınız, başka türlü bunu yürütemezsiniz. Eski döneminizle ilgili herhangi bir kin veya kötü duygu barındırmamalısınız.
    By BiLiNMeZ
    By BiLiNMeZ
    SD Admin
    SD Admin


    Nereden : İstanbul
    Üyelik : 03/09/09
    Mesaj Sayısı : 5443
    Rep Gücü : 38097
    Başarı Sistemi : 11
    Uyarılar : Uyarı Yok
    Yorum : Dikkat: Bu Site Bağımlılık Yapar

    Aşka dair bilinen ve bilinmesi gereken herşey! - Sayfa 2 Empty flört etmenin raconu

    Mesaj tarafından By BiLiNMeZ Cuma Ara. 25, 2009 4:11 pm

    1- Hareketlerinize çok dikkat edin. Kadınlar mümkün olduğunca kadınsı, erkekler ise kibar olmalılar. Utangaç tavırlarınızı bir kenara bırakarak kendinize güven duyun.

    2- Akşam yemeklerinde kadın, erkekten önce \'iyi geceler\' deyip kalkmayı teklif etmeli. Kendinizi çekmeniz size artı puan kazandırır.

    3- Her buluşmanızda heyecanlı görünün. İstekli olmak heyecanı canlı tutar.

    4- Kadınlar, aşırıya kaçmamak kaydıyla, buluşmaya hevesli görünmeli. Ayrıca erkek arkadaşınız sizi öptüğünde dünyanın en güzel öpüşmesini yaşıyormuş gibi davranın, bu ona kendini özel hissettirir.

    5- Erkek arkadaşınızla saatlerce tenis oynamayın ya da saatlerce dans etmeyin, bırakın sizinle vakit geçirebilmek için sabırsızlansın.

    6- Sevecen olun.

    7- Fiziksel olarak kendinize güvenmediğiniz bir yönünüz varsa bunu ona belli etmeyin.

    8- Bir erkek size söylemeden, asla ona \'seni seviyorum\' demeyin.

    9- Erkekler zaman geçtikçe kabalaşırlar, bu konuda paniklemeyin onu uyarın.

    10- Geleceğe dair sözler ve beklentiler için erkeği bekleyin, siz önce davranmayın.
    By BiLiNMeZ
    By BiLiNMeZ
    SD Admin
    SD Admin


    Nereden : İstanbul
    Üyelik : 03/09/09
    Mesaj Sayısı : 5443
    Rep Gücü : 38097
    Başarı Sistemi : 11
    Uyarılar : Uyarı Yok
    Yorum : Dikkat: Bu Site Bağımlılık Yapar

    Aşka dair bilinen ve bilinmesi gereken herşey! - Sayfa 2 Empty aşktan mektup var

    Mesaj tarafından By BiLiNMeZ Cuma Ara. 25, 2009 4:12 pm

    İki kedinin öyküsünü bilir misiniz? Küçük kedi durmadan kuyruğunu kovalıyormuş. Yakalayamadıkça da sinirlenmiş, daha da hırsla atılmış. Bunu gören büyük kedi, küçük kediye sormuş: \"Neden kuyruğunu yakalamak istiyorsun?\" Küçük kedi cevap vermiş: \"Bana, kuyruğu mu yakalarsam mutluluğu bulacağımı söylediler de ondan?\" Büyük kedi gülmüş ve demiş ki: \"Yıllar önce ben de senin gibiydim, kovaladım, kovaladım, ama yakalayamadım. Bir gün kovalamaktan vazgeçtim ve yürümeye başladım. O benim peşimden geldi.\"

    Benim sırrım buradadır işte. Siz beni kovaladıkça ben kaçıyorum. Çünkü sizden korkuyorum. Siz bana sahip olmak istiyorsunuz; ama ben özgürlükte varım; yoksa var olamam. Bir kelebeğe benzerim. Sizi hazır hissedince gelip konarım. Çoğunuz ilk başlarda benim tadımı çıkartır. İnanılmaz duygular yaşar. Ben de yaşarım, sizin mutluluğunuz arttıkça ben de büyürüm. Taa ki, yaradılışınızda var olan sahiplenme dürtüsü devreye girene dek. O dürtü ki, kelebekleri çivileyip duvarlarına asıyor: Sahip olmaktan haz duyuyor. Bu duyguyu hissedince ben hemen uçarım. Gördüğünüz gibi, ben çok ürkeğimdir.

    Sahiplenme duygunuzun ve bunun sonucunda oluşan korkularınızın, kıskançlıklarınızın, öfkenizin, kavgalarınızın olduğu yerde ben yokum. Yoo! Üzülmeyin, onlar bana zarar veremezler, çünkü ben ölümsüzüm; sadece öyle ortamlarda var olamam ve kaçarım. Ve onlar gittiğinde, tekrar gelirim.

    Beni en çok, \"Artık içimdeki aşk tamamen öldü\" ya da \"Bir daha aşkı asla yaşamayacağım\" gibisinden düşünenler üzüyor. Ben asla ölmem, sadece siz, benim size gelmemi engellersiniz. “Korku, endişe, umutsuzluk, sahiplenme duygusu, kıskançlık\" bunlar da sizin duygularınızdır. Hatta biliyor musunuz, bunlar başlangıçta iyi duygulardı. Fakat çeşitli nedenlerle engellenince asileştiler ve sizinle mücadeleye başladılar. Ve yine biliyor musunuz ki, siz beni yaşarken, inanılmaz mutluyken; birazdan bunlar da gelir? Çünkü onlar da mutlu olmayı istiyorlardır. Onlar da sizin yaşadığınız gibi, özgürce mutluluğu yaşamak istiyorlardır. Ama siz ne yaparsınız? Suçluluk hissedip, onlarla mücadele edersiniz? Aklınızda, \"Ben şu anda çok mutluyum, neden bunlarla karşılaşıyorum?\" düşüncesi vardır. Bastırırsınız, onlar direnir ve sonuçta gerilim gelir ve ben giderim. Lütfen, böyle bir durumda onları serbest bırakın. Nasıl mı? Onları dinleyin, ama direnmeyin. Sadece ne dediklerini dinleyin ve izleyin. Onlar ilk başta ne idiler ve neden bu hale geldiler? Unutmayın, onlar bir zamanlar sizin saf duygularınızdı. Bir şekilde engellendiler ve şu an çok mutsuzlar. Belki de ailenizden veya çevrenizden gelen tepkiyle engellediniz onları, ama artık serbest bırakma zamanı. Onları dinleyin, nedenleri öğrenin ve serbest bırakın. Böylece bana daha geniş bir iniş alanı bırakırsınız.

    Aşk acısı

    Bir de beni hep suçluyorsunuz: \"Aşk acısı\" diyorsunuz buna. Ben size asla acı çektirmem. Siz, sahip olma tutkularınızla kendinize acı çektirirsiniz. Süreç şöyledir: Beraberizdir, bir varlıkta somutlaşmışımdır, mutlusunuzdur, her şeyden büyük zevk alıyorsunuzdur ve birden korkmaya başlarsınız: Ya bu mutluluğunuz gelecekte de devam etmezse... Kendinizi garantiye almak istersiniz, bunun için bana sahip olmak istersiniz; üzülerek sizi terk ederim. Kırgınlık, öfke yaşarsınız; beni tekrar yakalamak için planlar, stratejiler oluşturursunuz; güzel sözler, hoş armağanlar, harika davranışlar kullanırsınız, ama maalesef bu davranışlarınız sadece sempati toplar; beni var etmez. Belki bu davranışlarınızla, somutlaştığım varlığı tekrar kazanırsınız, ama bir şey eksik değil midir? Ben. Onu tekrar kazanana kadar yaşadığınız yürek çarpıntısına ne oldu? İstediniz ve elde ettiniz, değil mi? Yanlış anlamayın, sizi suçlamıyorum: Siz, içinizden geleni yaptınız ve başarmanın mutluluğunu tadıyorsunuz. Ben sadece size şunu anlatmak istiyorum: Kendinizi ve onu serbest bırakın. Özgürleştirin birbirinizi. Ben sadece özgür ortamlarda var olabilirim. Ve beni tekrar yaşayabilmenin yolu özgür olmak ve özgür bırakabilmektir. Yoo! Kaybetmekten asla korkmayın. Benim tadımı bilen asla kaybetmez. Ve aslında bir gün şunu fark edersiniz, benim A veya B varlığında somutlaşmam önemli değildir, önemli olan tek şey: Sizin beni hissedebilme gücünüzdür... Bir gün fark edeceksiniz, umarım kendinize çok fazla eziyet etmeden yaşarsınız bunu\".

    Sizlere veda etmeden önce, son bir şey ifade etmeye çalışacağım: Sizlerle beraber olmak harika, lütfen kendinizi özgür bırakın ve sizinle beraber olalım. Sizleri seviyorum\".

    Varlığımla…

    Aşk
    By BiLiNMeZ
    By BiLiNMeZ
    SD Admin
    SD Admin


    Nereden : İstanbul
    Üyelik : 03/09/09
    Mesaj Sayısı : 5443
    Rep Gücü : 38097
    Başarı Sistemi : 11
    Uyarılar : Uyarı Yok
    Yorum : Dikkat: Bu Site Bağımlılık Yapar

    Aşka dair bilinen ve bilinmesi gereken herşey! - Sayfa 2 Empty uğraşmayın erkekler değişmez

    Mesaj tarafından By BiLiNMeZ Cuma Ara. 25, 2009 4:12 pm

    Nedense bütün kadınlar, aralarında genetik bir anlaşma varmış gibi sevgililerini değiştirmeye çalışırlar. Genci, gecikmişi ama hepsi, ısrarla sevgililerinde beğenmedikleri bir huyu değiştirmek isterler. Aralarında hırsa bulanmışları, kimi zaman bunda başarılı da olur. Gerçi ortaya çıkan hilkat garibesi adam, tüm erkekler tarafından bir anda dışlansa da kadınlar bu 2 yaratığı bir müddet daha, enteresan bulurlar. İşte \"Hanım köylü\" ya da \"Kılıbık\" olarak adlandırılan modeller, bu yaratıklardır. Hatta bunların şarkı söyleyen modelleri de mevcuttur.

    Ancak kadınların sevgililerinde değiştirmeyi başaramadıkları huylar da vardır. Bu klasik davranışlar hakkında bilgi sahibi olmayan hanımefendiler, değişime zorlama sürecinde sert bir kayaya çarparlar ve ellerindeki son adam da kayarak meçhule gider. Böyle bir hazin sonun sizi beklememesi için size, bir erkekte değiştiremeyeceğiniz bazı davranışları anlatacağız

    Pazar günü tıraş olmak...

    Normal doğum sonucu dünyaya gelmiş hiçbir erkek, pazar günleri sakal tıraşı olmayı istemez. Bu saplantısını hiçbir zaman sizinle paylaşmaz ancak her zaman aklındadır. Ve bildiği gibi uygular. Siz siz olun sevgilinizin sakal tıraşına müdahale etmeyin. \"Yok, benimki yapmaz!\" demeyin, dikkat edin akşamları televizyonda yayınlanan tıraş bıçağı reklamlarını gördüğünde bakışlarını ekrandan kaçırıyordur. Eğer değişim konusunda cesursanız ve ısrarlı davranmayı kafanıza koyup, hele de \"Annemler gelecek, tıraş olacaksın değil mi?\" gibisinden kinayeler sokuşturmaya başladıysanız, adamınız yakında ilişkiden kopacak demektir. Yapmayın! Uyuyan devi uyandırmayın.

    Ellemek...

    Bir uzaylı için Kastamonulu bir insan neyse, bir erkek için de kadın göğsü odur. Dolayısıyla siz ne kadar \"Hayır\" deseniz de sevgiliniz sevişmeye her zaman oradan başlayacaktır. Ülkemizde orta yaşın üstündeki tüm kadınların göğüsleri bu nedenle sarkmıştır, yerçekimi bahanedir. Bu kadar yaygın bir davranışa \"Dur\" demek, en kibarından abesle iştigaldir. O yüzden karışmayın, bırakın bildiği gibi oyalansın.

    Annesi...

    Neredeyse arabasıyla eşdeğerdir. En önemli alışkanlığıdır. Değiştirmeye kalkmanız demek hem cinsinizle esaslı bir savaşa girmeniz demektir ki bu savaşı kazanan gelin namzedi görülmemiştir. Annesinden onu vazgeçirmeye kalkmak yerine, ağınıza düşürün, evlenin, bir erkek çocuk sahibi olun. Şartlar eşitlenmiş olacağından savaşı kazanma ihtimaliniz yüksektir. Ancak flört döneminde sevgilinizi Prens Charles, annesini de Kraliçe Elizabeth olarak görmeniz ve her bir araya gelişinizde kraliyet seremoni kurallarını uygulamanız hayrınızadır.

    Maç...

    Eğer sevgilinizin genlerinde bir kalite düşüklüğü ya da kromozom sıyırması yoksa bir erkek olarak en doğal dürtüsünün seks ve sonrasında da futbol olduğu açıktır. \"Benimki İngiliz şekerim, medeni adam, futbol sevmez!\" diyorsanız kendinizi aldatıyorsunuz. Dünyadaki tüm televizyon kanallarını gezin, yüzde 97\'sinde, en fazla izlenme oranı, futbol maçlarındadır. Geri kalan
    yüzde 3\'ü ise erkeklerin birbirleriyle evlenebildikleri ülkelere aittir ki konumuzla ilgisi yoktur. Sevgilinizi maça göndermeme ya da televizyonda maç izletmemeye kalkışmanız gerçekten çok tehlikelidir. Bunu başarabildiğini sanan kadınların yüzde 97\'si aile içi şiddet kurbanı olmuştur. Geri kalan yüzde 3\'ü ise, sevgilileri homoseksüel olduğundan frijite vurmuştur. Uğraşmayın.

    Sürü…

    Kadınlar için en zor kavramlardan biri de sevgililerinin erkek arkadaşlarıyla olan bağlılıklarıdır. Hanımlar, sosyal yönleri daha güçlü bireyler olduklarından, tek başlarına hareket edebilir ya da yeni hemcinsleriyle kaynaşabilirler. Ancak erkekler küçük sürüler halinde yaşarlar. \'Kanka\', \'Badi\', \'Kankardeşi\', \'Emmoğlu\' gibi ifadelerle birbirlerine hitap ederler. Alakasız zamanlarda, ilgisiz kadınlarla evlenseler, çok iyi bir sosyal statü yakalasalar da bu küçük sürü psikolojisine sahip erkekler, bir araya geldiklerinde, birbirlerini parmaklar, şapır şupur öpüşür, hayvani sesler çıkarır ya da enselerine şaplak patlatırlar. Sevgilinizi sürüsünden ayırmaya çalışmak sizin için hayati bir hata olacaktır. Dokunmayın. Sürüyü uzaktan seyredin.
    By BiLiNMeZ
    By BiLiNMeZ
    SD Admin
    SD Admin


    Nereden : İstanbul
    Üyelik : 03/09/09
    Mesaj Sayısı : 5443
    Rep Gücü : 38097
    Başarı Sistemi : 11
    Uyarılar : Uyarı Yok
    Yorum : Dikkat: Bu Site Bağımlılık Yapar

    Aşka dair bilinen ve bilinmesi gereken herşey! - Sayfa 2 Empty aşk mı değil mi

    Mesaj tarafından By BiLiNMeZ Cuma Ara. 25, 2009 4:13 pm

    Uzmanlara göre aşk, beynimizin serotonin (Mutluluk hormonu) salgılamasını sağladığı için mutluluk ve motivasyonumuz üzerinde çok önemli bir etkiye sahip. Ancak insanlar aşıkken ne kadar mutluysa bir o kadar da hassas ve şüpheci oluyor. Belki de bunun temelinde, hayatımızın başka hiçbir alanında yakalayamayacağımızı bildiğimiz bu olağanüstü mutluluğu, birisi için özel olma hissini ve bunun bize yaşattığı güven duygusunu yitireceğimiz korkusu...

    Aşkla şüphe ikiz kardeş olduğuna göre; aşık bir insanın kafasında dolaşıp duran yegâne soru da ‘Hâlâ bana aşık mı, değil mi? olsa gerek. Boşuna düşünmeyin, bazı davranışlar var ki karşınızdaki insan ne derse desin hisleri açığa çıkartacaktır. İşte bunlardan bazıları:

    Aşık...

    Yaptıklarınızla ilgileniyorsa...

    Eğer işinizin nasıl gittiğini merak ediyor, onunla daha az zaman geçirebilmenize neden olacak bir terfiyi bile kabul etmenizi istiyorsa, köpeğinizin nasıl olduğunu soruyor, ders programınızı ezberliyorsa... Size aşık!

    Değil...

    Planları hep belirsiz ise...

    Arkadaşlarıyla beraber olmak için sizinle yaptığı planları değiştiriyor ya da iptal ediyorsa... Size aşık değil!

    Aşık...

    Hobilerinizi paylaşıyorsa...

    Çok ilgi duymasa da, sadece sizi mutlu etmek için üç saat süren bir operaya geliyorsa, sizinle beraber olabilmek için yaptığınız aktivitelere katılıyorsa... Size aşık!

    Değil...

    Hasta olduğunuzda ilgilenmiyorsa...

    Morali bozuk olduğu için cumartesi öğleden sonra köpeğini veterinere siz götürüyor ve saatler harcıyorsanız, ama o sizin için aynı şeyi yapmıyorsa... Size aşık değil!

    Aşık...

    Sizi sık sık arıyorsa...

    Bazen sadece ne yaptığınızı merak ettiği için, bazen işiniz, arkadaşlarınız, yaşamlarınız ya da dünyada olan bitenlerden konuşmak için, bazense sadece sizi özlediğini söylemek için arıyorsa...
    Size aşık!

    Değil...

    Gelecekten hiç konuşmuyorsa...

    Bir sonraki buluşmanızdan sonrası hakkında hiç konuşmuyor, beraber bir gelecekten bahsettiğinizde konuyu değiştiriyorsa... Size aşık değil!

    Aşık...

    Ailesine ve arkadaşlarına hep sizden bahsediyorsa...

    Ailesine ve arkadaşlarına sizi, okulunuzu, işinizi, başarılarınızı, yeteneklerinizi ve arkadaşlığınızı anlatıyorsa... Size aşık!

    Değil...

    İlişkinizi bir sır olarak saklıyorsa...

    Sizi iş arkadaşlarıyla gittiği toplantılara çağırmıyorsa, arkadaşlarını hiç tanımıyor, ailesinin sizin farkınızda olduğundan emin değilseniz... Size aşık değil!
    By BiLiNMeZ
    By BiLiNMeZ
    SD Admin
    SD Admin


    Nereden : İstanbul
    Üyelik : 03/09/09
    Mesaj Sayısı : 5443
    Rep Gücü : 38097
    Başarı Sistemi : 11
    Uyarılar : Uyarı Yok
    Yorum : Dikkat: Bu Site Bağımlılık Yapar

    Aşka dair bilinen ve bilinmesi gereken herşey! - Sayfa 2 Empty aşkınız monotonlaşıyorsa

    Mesaj tarafından By BiLiNMeZ Cuma Ara. 25, 2009 4:14 pm

    Kendi hayatınızı ihmal etmeyin

    Evliliklerde çiftler bazen etraflarında başka insanlar, aktiviteler vb. olduğunu unuturlar ve sadece birbirlerine odaklanırlar. Bu anlaşılır bir durum olmakla birlikte dışarıya açılan bir pencereniz olmazsa bir süre sonra birbirinizi boğabilirsiniz. Eşinizle tanışmadan önce bir sürü kız arkadaşınızla birlikte olurdunuz, ailenize daha fazla zaman ayırırdınız, iş yerinizde daha fazla vakit geçirirdiniz ya da kendinizi geliştirmek için kurslara giderdiniz. Peki şimdi ne oldu, sevgili kocanız hayatınızın merkezi haline geldi. Bunun yerine, bir birey olarak değerinizin farkına varın ve ondan bağımsız aktivitelerde de bulunun. Böylece hem kendinizi iyi hissedersiniz hem de evliliğiniz sıkıcı hale gelmez.

    Evlilik hayatı dışında bir hayatınız da olsun

    Sosyal hayatınız sadece diğer çiftlerle birlikte geçiyorsa hayatınız çok sıkıcı hale gelebilir ve kendinizi ölmüş ve evlilik cehennemine gitmiş gibi hissedebilirsiniz. Bunu hem onun arkadaşlarıyla hem sizin arkadaşlarınızla, iş ve okul arkadaşlarınızla, komşularınızla, ailenizle, yeni edineceğiniz arkadaşlarınızla görüşerek aşabilirsiniz.

    Anne-babasına saygılı davranın

    Kayınvalideniz ya da kayınpederiniz inanılmaz sıkıcı ve dedikoducu olabilir, her şeye burunlarını sokabilirler ya da sizi bulunduğunuz ortamlarda utandırabilirler. Ne olursa olsun, her gördüğünüz yerde kollarınızı açıp onları kucaklamayı ihmal etmemelisiniz. Onlar hakkında ne düşündüğünüz önemli değil, çok sevdiğiniz kocanızı onların yetiştirdiğini düşünün.

    Kavga etme tarzınızı değiştirin

    Evlenmeden önce, ağız dalaşına girdiğinizde kapıları çarpar, ağlar ve sonra onu öylece bırakıp giderdiniz, o da sizin peşinizden gelip binlerce özür dilerdi değil mi? Ama ne yazık ki artık o devir kapandı, kavgalarınızda daha ılımlı olmalı ve kendinizi iyi ifade etmeye çalışmalısınız. Ayrıca sorunu çözmeye yönelik konuşmalar yapmalısınız.

    Onunla bir takım olun

    İkiniz de işlerinizde çok başarılı ve bağımsız insanlar olabilirsiniz. Ama hiçbir zaman birbirinize destek olmayı, çılgın fikirlerini bile desteklemeyi ihmal etmemelisiniz. Eğer Fransa’yı görmeyi çok istiyorsa Paris’e iki kişilik bilet alın. Onun için çok mu kötü bir gündü? O zaman onu rahatlatmak için bir şeyler yapın, en yakın arkadaşlarını eve davet edin ya da baş başa güzel bir yemek organize edin.
    By BiLiNMeZ
    By BiLiNMeZ
    SD Admin
    SD Admin


    Nereden : İstanbul
    Üyelik : 03/09/09
    Mesaj Sayısı : 5443
    Rep Gücü : 38097
    Başarı Sistemi : 11
    Uyarılar : Uyarı Yok
    Yorum : Dikkat: Bu Site Bağımlılık Yapar

    Aşka dair bilinen ve bilinmesi gereken herşey! - Sayfa 2 Empty erkekler düşünsün

    Mesaj tarafından By BiLiNMeZ Cuma Ara. 25, 2009 4:15 pm

    Kadınlar ve erkekler var olduklarından beri birlikte yaşamalarına rağmen hala birbirlerini anlamaktan aciz görünüyorlar. Kendi beklentilerimizi karşı cinse aktarma konusunda yaşadığımız karmaşa büyük oranda bunu haklı çıkarıyor. Beklentiler üzerine kurulan senaryoların kahramanları olmaktan ve çevremizdekileri bu senaryonun farklı kahramanları haline getirmekten bir türlü vazgeçemiyoruz. Herkes kendi hayatını kendi kalemiyle yazmak istiyor, kimsenin kalemini başkasına devretmek gibi bir niyeti yok. Peki bunun sonucunda ne oluyor? Başkalarının yerine düşünmeye, karar almaya, planlar yapmaya başlıyoruz. Kendi hayatımızı kontrol etmek ya da yaşamak bile bu kadar yorucu ve meşakkatliyken, karşımızdakilerin hayatıyla ilgili kararlar almak, içinden çıkılması zor bir durumu ortaya çıkarıyor. Sonra \"Ben erkekleri anlamıyorum, ben kadınları anlamıyorum\" diyoruz. Başkalarının yerine düşündüğümüz sürece onları anlamamaya devam edeceğiz galiba.

    Kadın denen muamma

    Erkekleri anlamak zor ama kadınlar tam bir muamma! Kadınlar tarafında her sorun başka bir yolla çözülebiliyor. Hatta kadınların çoğu sonucun doğruluğuna bakmadan gidiş yoluna puan veriyorlar. Ama nedense sürekli bir şikayet etme durumu söz konusu. Kadınların erkekleri anlamamaktan şikayetçi olmalarının nedenini anneliğin idealleştirilmesine bağlamak hiç de yanlış görünmüyor. Toplumun kadınlara yüklediği görevler sonucunda kadınlar her zaman anne olma sıfatını taşımaktan memnun görünüyorlar. Toplum annelerden karşılarına çıkan her acil durumda becerikli, doğru ve usta bir biçimde başa çıkmalarını sağlayacak sihirli bir değnek varmış gibi davranmasını bekliyor. Anneliğin idealleştirilmesi 20\'li yaşlardaki genç kızlarda bile etkisini gösteriyor. Karşınızdaki erkek kim olursa olsun, onun hayatını düzeltmeye gönüllü oluyoruz. Onun isteklerini, yaşam tecrübelerini, hissettiklerini görmezden gelip kafamızda kurguladığımız formata uydurmaya çalışıyoruz. Bu durumu açıklamak için basit bir soru: Bir yere gittiğinizde sevgilinizin hangi sandalyede oturmak isteyeceğini düşünüyor musunuz? Burası sıcak olur ya da buradan soğuk gelir, buradan dışarıyı ya da beni iyi göremez gibi ince ayrıntılara takılıp kalıyor musunuz? Sevgiliniz istediğiniz sandalyeye oturmadığında neden oraya oturmadığını kendi kendinize sorup, kafa yoruyorsunuz. Neden sizin istediğiniz yere otursun ki! O belki de sizin baktığınız noktayı farklı açıdan görebilen bir noktada bulunmak istiyor. \"Bunu yeme hasta olursun, onu giyme üşütürsün, biliyorum karnın aç yemelisin\" gibi konuşmalar gerçekten sevgilinizi çok sevdiğiniz ve onu düşündüğünüz için mi, yoksa toplumun üzerimize serdiği annelik örtüsünün bir sonucu mu? Bu sorunun cevabı ne olursa olsun kafanızı kemiren kontrolü elinizde bulundurma isteği, yaşadığınız anın keyfine varmanıza engel olabilir. Denetim sahibi olmanın ya da egemen konumda bulunmanın verdiği mutluluk, denetimin bölünme sürecine girdiği durumlarda yerini üzüntüye bırakabiliyor. Oysa ki sevgilinizin yerine düşünmekten vazgeçseniz, hayal kırıklıkları, üzüntüler ve kuruntular da peşinizi bırakacaktır. Siz pek farkında olmasanız da, ilişkinin mutluluğu için yaptığınız birçok davranış çoğunlukla bireysel mutluluğu­nuz için yaptığınız şeylerdir. Bireysel mutluluğunuza giden yolu başkaları bilmediği için, yolunuz engellenip kösteklenebilir. Buna her zaman hazırlıklı olmalısınız.

    Nietzsche \"Tan Kızıllığı\" kitabında \"Ben neden ikilensin! Kendi yaşantılarımızı başkalarının yaşantılarını, görmeye alıştığımız gözlerle görmek çok rahatlatır ve önerilmeye değer bir ilaçtır. Buna karşın, başkalarının yaşantılarını sanki bizim yaşantılarımızmış gibi görmek ve algılamak bizi mahveder, hem de çok kısa zamanda: ama bu denensin ve daha fazla hayal kurulmasın!\" diyor. Nietzsche\'nin de dediği gibi başkalarının yaşamlarını kendi yaşamlarımızmış gibi yaşamak bizi mahvediyor.

    Farklı dünyalarda büyüdüğümüzü ve farklı dünyaların insanı olduğumuzu kabul etmeliyiz. Kadınlar çevrelerindeki erkeklerin annesi olma duygusundan kurtulmalı. Giderek bu duygunun içine öyle çok gömülmeye başladık ki, mutsuzluğumuzun kaynağının bu olduğunu bile görememeye başlıyoruz.
    Ahlaksal modalara çok fazla kendimizi kaptım hale geldik. Yeni moda, sevgilisini, sevgilisinin annesi kadar düşünen ve üzerine titreyen kadın modeli. Erkeklerin bir kısmı bu durumdan memnun olmadıklarını açıkça bildirirken; bir kısmı ise annesi ile olan ilişkisindeki güven duygusunu, sevgilisi ile yaşadığı ilişkiye aktarmaktan hoşnut. Kadınların durumuna gelince, farkındalık sorunu yaşadıklarını söylemek hiç de zor değil. Başka modaların rüzgarlarına kapıldıkları gibi, annelik rüzgarlarının da etkisindeler. Artık kendimizden çok erkekleri düşünüyoruz. Kendimizi düşünmek can sıkıcı gelirken, onların dünyalarıyla mutlu oluyoruz. Biraz kendimizi düşünmenin ve \"Sen orada dur!\" uyarısına kulak vermemizin zamanı gelmedi mi?
    By BiLiNMeZ
    By BiLiNMeZ
    SD Admin
    SD Admin


    Nereden : İstanbul
    Üyelik : 03/09/09
    Mesaj Sayısı : 5443
    Rep Gücü : 38097
    Başarı Sistemi : 11
    Uyarılar : Uyarı Yok
    Yorum : Dikkat: Bu Site Bağımlılık Yapar

    Aşka dair bilinen ve bilinmesi gereken herşey! - Sayfa 2 Empty kadınlar nasıl baştan çıkar

    Mesaj tarafından By BiLiNMeZ Cuma Ara. 25, 2009 4:16 pm

    En tanıdık cevaplar

    Aşk ve ilgiden. Bana gülümsediğinde içim ısınıyor.
    Atmosferin erotik oluşundan.
    Sırf meraktan.
    Canım seks istiyordu.
    Bir filmdeki erotizminden etkilendim.
    Cazibesi ve esprisi olduğu için.
    Onu arzuladığım için.
    Sesi çok seksi olduğu için.
    Yakınlık ve şefkat özlemi çektiğim için.
    Onu sevdiğimi göstermek için.
    Çok zeki olduğu için.
    Ortam öyle gerektirdi.

    Seksi sevenlerin bahaneleri de hazır

    O anın romantizminden.
    Sonrasında bana hep tatlı davrandığı için.
    Baştan çıkarmanın zevkinden.
    Benimki dünyanın en harika erkeği olduğu için.
    Kendimi tümüyle teslim etmek istediğimden.
    Seks sağlıklı olduğu için.
    Ona aşık olduğum ve benimle ciddi olduğu için.
    Aftershave\'inin kokusu beni baştan çıkardığı için.
    Onu öylece eve yollayamazdım.
    Çünkü bu görevim.

    Karşısındaki erkeğe acıyanlar

    Çok uğraştı.
    Onu kendime daha fazla bağlayabilmek için.
    Çok güzel olduğumu söylediği için.
    Kendimi yalnız ve terkedilmiş hissettiğim için.
    Anne olmak istediğim için.
    Peşinde koşulan, nüfuzlu biri olduğu için.
    Yeniden bir erkeğe ihtiyaç duyduğum için. Kim olduğu önemli değildi.
    Beni yemeğe davet ettiği için. Seks bunun parçası değil mi?
    Aylardır seks yapmadığım için.
    İstediğimi elde edebileceğimi kendime kanıtlamak istiyordum.
    Görevim olduğu için.
    Zencilerin söylendiği gibi iyi birer aşık olup olmadığını öğrenmek istediğim için.
    Kendime olan güvenimi artırmak için.
    Neden canımın istemediğini anlatmak daha zor olduğu için.
    Ona acıdığım için.
    Kocam beni aldattığı için intikam almak istedim.
    Alışkanlık ama zevk vermedi.
    Dır dır etmesin diye.

    Bir de şaşırtıcı nedenler var

    Kıskanç kocam beni hep kendisini aldatmakla suçladığı için bu kez gerçekten yaptım.
    Beni sekse zorladığı için.
    Onun üzerinde güç ve söz sahibi olabilmek için.
    Sarhoş olduğum için.
    Kariyer yapmamda bana yardımcı olsun diye.
    Arkadaşlarımı etkilemek için.
    Sonsuz parası olduğu için.
    Olaylar öyle geliştiği için.
    Sürekli vır vır etmesin diye.
    By BiLiNMeZ
    By BiLiNMeZ
    SD Admin
    SD Admin


    Nereden : İstanbul
    Üyelik : 03/09/09
    Mesaj Sayısı : 5443
    Rep Gücü : 38097
    Başarı Sistemi : 11
    Uyarılar : Uyarı Yok
    Yorum : Dikkat: Bu Site Bağımlılık Yapar

    Aşka dair bilinen ve bilinmesi gereken herşey! - Sayfa 2 Empty aşkta kazanan siz olun

    Mesaj tarafından By BiLiNMeZ Cuma Ara. 25, 2009 4:16 pm

    Aşkta kaybetmemek için ilk kural, aşık olduğunuzda \'görme duyunuzu\' yitirmemeniz. Yıllar sonra, \"Ah ben bunları nasıl fark edemedim\" diyenlerden olmamak için lütfen iki gözünüzü birden yummayın. Bir insana kayıtsız şartsız bağlanmak, en büyük hatalardan biri.

    Aşk acısı çekenlerin en yoğun hataları; kaybetmeyi en başta kabullenmeleri. Aşk bir \'sığınak\' da değildir. Ama birçok insan, bir şeylerden kaçmak istediğinde farkında olmadan, o sıkıntılı evrelerinde bir aşk buluyor ve yanılıyor.

    Geçmişte aldığınız yaraları aşkınızın malzemesi yaptığınız anda kaybedersiniz. Elbette yeni bir aşk geçmiş yaraları iyileştirebilir. Ama onu gerçekten bir merhem olarak kullanıp, \"İyi ki sen varsın, yoksa bugün ben yoktum\" gibi itiraflar, aşkı yavaş yavaş törpülemeye başlar.

    Bağımlı kadınlar kendilerinde olmayan özgüveni, başkalarına bağlanarak elde etmeye çalışıyorlar. Kendisine değer vermeyen birine bağlılık duyanların, ki özellikle kadınların sayısı hiç de az değil.

    Israr ve yapışkanlık... Aşk bunlardan hiç hoşlanmaz. Elinizde olana yapışır ve her ne olursa olsun ilişkiyi sürdürmeye çalışırsanız, baştan kaybedersiniz. Bir rüya ya mı aşıksınız, yoksa gerçek olan bir şeye mi? Karar verin.

    Aşk, dedektifliği kaldırmaz. Elinizde bir büyüteç, onu inceleyip, kusur arama işleminden vazgeçin. Önce dürüstçe şuna karar verin: Bu insanın düzelmesini kendi iyiliğiniz için mi istiyorsunuz, onun iyiliği için mi? \"Aşık olduğum kişi şöyle olmalı\" formülleriyle her gün kusur düzeltme memuru gibi hareket ederseniz, o aşkın vay haline!

    Aşkı cinsellikle ayırt edebiliyor musunuz? Aşk öncelikle yürek ve beyin işidir. Birçok şeyi günlerce paylaştıktan sonra cinselliği denemek daha anlamlı. Cinselliği çoğu kez bir kısır döngü içinde yaşamak yerine, sevildiğinizi veya sevilebilir olduğunuzu hissedin, hissettirin.
    By BiLiNMeZ
    By BiLiNMeZ
    SD Admin
    SD Admin


    Nereden : İstanbul
    Üyelik : 03/09/09
    Mesaj Sayısı : 5443
    Rep Gücü : 38097
    Başarı Sistemi : 11
    Uyarılar : Uyarı Yok
    Yorum : Dikkat: Bu Site Bağımlılık Yapar

    Aşka dair bilinen ve bilinmesi gereken herşey! - Sayfa 2 Empty aşkınızın hangi evresindesiniz

    Mesaj tarafından By BiLiNMeZ Cuma Ara. 25, 2009 4:17 pm

    Onu her gördüğünüzde kalbiniz küt küt atıyor, heyecandan midenize kramp giriyor, gözleriniz parlıyor. Aşk hep böyle başlar. Ama maalesef bu pembe dönem, sonsuza dek sürmez. İngiliz psikolog Andrew G. Marshall; aşkın 6 aşaması olduğunu belirtiyor. Üstelik üçüncü ve beşinci aşamayı atlatanların bir ömür boyu mutlu yaşayabileceklerini savunuyor. Peki ama söz konusu 6 aşama ve karşılaşabileceğimiz tehlikeler neler?

    1. Kaynaşma aşaması

    Bu aşama en fazla bir yıl sürer. Aşıklar zamanlarının çoğunu birlikte geçirir, hatta bunu yapamadıklarında neredeyse fiziksel bir acı çekerler. Buradaki tehlike; sevgililerin hayatla ilgili her şeyi toz pembe görmeleridir. Özellikle birbirlerinin yanlışlarını görmeyi kesinlikle reddederler. Aşık bir kişi kendini, istek ve ihtiyaçlarını hep ikinci planda tutar. Çünkü sevdiği kişiyle tartışmak istemez. Uzmanlar, ilişkinin bu aşamasında önemli kararlar ve çok keskin çıkış ve diretmelerden kaçınmayı tavsiye ediyorlar. Bunun nedeni ilişkinin henüz sağlam bir temele oturmamış olması...

    2. Rol dağılımı

    Bir süre sonra, aşık kişinin gözünde sevilen kişi yavaş yavaş çekiciliğini yitirmeye başlar. Sevdiğiniz kişinin çoraplarını çıkarıp bir köşeye fırlatması veya banyoyu çok uzun süre meşgul etmesi gibi davranışlar, artık sinirinize dokunmaya başlar. Psikologlar aşkın 1 - 3 yıllarının tartışmalara en elverişli dönem olduğunu dile getiriyorlar. Önemli olan, gergin durumlarda sakin kalmak, tartışmayı yapıcı hale getirmek ve karşınızdaki kişiyi ezmeye çalışmamaktır.

    3. Geleceğini belirleme

    Beraberliğin dördüncü yılında kişi kendi isteklerini yine ön planda tutmaya başlar. Tek başına veya arkadaşlarla zaman geçirmek daha bir önem kazanır. Uzmanlar, birey olduğunuzu unutmamanızın gayet güzel bir şey olduğu konusunda hemfikirler. Fakat sevdiğiniz kişi ve ilişkinizden tamamen kopmama konusunda dikkat etmeniz gerektiğine dair de uyarıyorlar.

    4. İşbirliği aşaması

    Beraberliğin dördüncü aşaması olan bu dönemde, her iki taraf da kendisini ilişkide daha güvenli hisseder. Gelecek, evlilik ve çocuklarla ilgili planlar yapılır. Bu aşama çok uzun, yani evliliğin 19. yılına kadar sürebilir. Psikologlar; bu dönemdeki en büyük tehlikenin, kendini çok fazla anne - baba rolüne kaptırmak ve partneri ihmal etmek olduğunu vurguluyorlar. Çözüm; anne baba olmanın, sahip olduğunuz tek özellik veya tek gayeniz olmadığını hatırlamak. Kendinizi ihmal etmeyin.

    5. Uyum aşaması

    20 yıllık bir beraberliğin ardından, kökten değişikliklerin yapılması gereken dönem başlar. Uzmanlar, bu dönemde birçok kişinin yeni bir başlangıç, yeni bir sevgili / beraberlik hayalleri kurduğunu belirtiyor. Özellikle de eşleri kendini tamamen çocuklara adamış kişiler, ihmal edilmekten bıkıp bu tür hayallere dalabiliyorlar. En iyisi siz, her zaman kendiniz için bir şeyler yapın ve kendinizi sürekli geliştirin.

    6. Yenilenme aşaması

    Sakın \"Mutluluk için çok geç değil mi?\" gibi anlamsız sorular sormayın. 30 yıllık beraberliklerde bile, birlikte olduğunuz kişiye tekrar aşık olmanız mümkün. Uzmanlar bu mucizevi olayı şöyle açıklıyorlar: \"Bu aşamadaki aşk, tıpkı doğru bir şekilde muhafaza edilmiş, yıllanmış bir şarap gibidir. Bunun tam tersi, yanlış muhafaza şekli, sirke tadı verir\".

      Forum Saati Ptsi Mayıs 13, 2024 11:35 pm