Kurban Hakkında Bilgiler Uyeoll10

Join the forum, it's quick and easy

Kurban Hakkında Bilgiler Uyeoll10

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    Kurban Hakkında Bilgiler

    By BiLiNMeZ
    By BiLiNMeZ
    SD Admin
    SD Admin


    Nereden : İstanbul
    Üyelik : 03/09/09
    Mesaj Sayısı : 5443
    Rep Gücü : 38115
    Başarı Sistemi : 11
    Uyarılar : Uyarı Yok
    Yorum : Dikkat: Bu Site Bağımlılık Yapar

    Kurban Hakkında Bilgiler Empty Kurban Hakkında Bilgiler

    Mesaj tarafından By BiLiNMeZ Ptsi Eyl. 21, 2009 6:08 pm

    KURBANIN MAHİYETİ, VÜCUBU VE ŞER'İ HİKMETİ



    1- Kurban Yüce Allah'ın
    rahmetine yaklaşmak için ibadet niyeti ile kesilen özel hayvandır.
    Kurban bayramı günlerinde (ilk üç günde) böyle Allah rızası için
    kesilen kurbana (Udhiyye), bunu kesmeğe de "tazhiye" denilir.




    2- Kurban Bayramında
    ibadet niyeti ile kurban kesmek, hür, mukîm (yolcu olmayan), müslim ve
    zengin kimseye vacibdir. Zenginden maksad, temel ihtiyaçlarından başka,
    artıcı olsun olmasın, en az iki yüz dirhem gümüş değerinde bir mala
    sahib olan, fitre vermekle yükümlü olan kimselerdir. (Zekat bölümüne
    bakılsın!..)

    Kurban kesme günlerinde (kurban bayramının ilk üç
    gününde) kurban kesmeğe gücü varken kurban kesmeyip de sonra fakir
    düşse, buradaki vücub üzerinden düşmüş olmaz.




    3- Kurban kesme
    yükümlülüğü için, İmam Azam ile İmam Ebû Yusuf'a göre, akıl ve buluğ
    şart değildir. Bundan dolayı zengin olan bir çocuğun veya bir delinin
    malından bunların velisi kurban keser. Bu çocuk veya bu mecnun o
    kurbanın etinden yer. Geri kalan kısmı da, elbise gibi aynından
    faydalanacakları bir şeyle değiştirilir.




    Fakat İmam Muhammed'e göre, kurban
    yükümlülüğü için akıl ve büluğ şarttır. Bundan dolayı çocukların ve
    mecnun olanların mallarından kurban kesilmesi gerekmez. Fetva da buna
    göredir. Velileri onlar adına mallarından kesecek olsalar, kurban
    bedelini onlara ödemeleri gerekir. Ancak bir kimsenin kendi malından
    çocuğu için kurban kesmesi mendubdur.


    (İmam Malik ile İmam Şafiî'ye göre, kurban vacib değil, müekked bir sünnettir.)




    4- Vacib olan kurban
    görevi, Hak yolunda fedakarlığın bir nişanıdır. Yüce Allah'ın verdiği
    nimetlere karşı yapılan bir şükürdür. Bunun sonucu da sevaba ulaşmak ve
    birtakım belalardan korunmaktır.





    Şu gerçek de bilinmeli ki, insanların ihtiyaçları için yeryüzünde
    yüz binlerce hayvan kesiliyor. Fakat bunlardan yalnız durumları yeterli
    olanlar yararlanıyor. Kurban Bayramında ise, Hak rızası için birçok
    hayvan kesiliyor. Bunların etlerinden ve derilerinden çok fakir
    kimseler de yararlanıyor. İktisadî olan mesele, dinî ve ahlakî bir
    mahiyet kazanıyor. Şahıs menfaati yerine toplumun menfaati bulunmuş
    oluyor. Bunun için kurban kesilmesi, İslama ait insanî ve sosyal büyük
    bir fedakarlık demektir.




    5- Kurban kesilmekle,
    kesilen hayvanların sayısı çok artmış olmaz; çünkü kurban kesilen
    günlerde kasapların kestiği hayvan sayısı azalır ve böylece o günlerde
    aynı mikdar hayvan kesilmiş olur.

    Kendi zevkleri için hergün
    binlerce hayvanın kesilmesini çok görmeyenlerin, senede bir defa Allah
    rızası için bir mikdar hayvanın muhtaçlar yararına olarak Kurban adı
    altında kesilmesini çok görmeleri, doğrusu büyük bir düşüncesizliktir.


    Sonuç: Kurbanın meşru olması, din, ahlak ve toplum yararı bakımından
    birtakım hikmet ve hacetlere dayanır. Bunu değerlendiremeyecek bir akıl
    sahibi olamaz.




    KURBANIN CİNSİ VE KUSURLU OLUP OLMAMASI




    6- Kurbanlar yalnız koyun,
    keçi, deve ve sığır cinsi hayvanlardan kesilebilir. Mandalar da sığır
    cinsindendir. Bunların erkekleri ile dişileri eşittir. Ancak koyun
    cinsinin erkeğini kurban etmek daha faziletlidir. Keçinin erkeği ile
    dişisi kıymetçe eşit olsalar, dişisini kesmek daha faziletli olur. Aynı
    şekilde devenin veya sığırın erkeği ile dişisi et ve kıymet bakımından
    eşit olsalar, dişisinin kurban edilmesi daha faziletlidir.




    7- Koyun ile
    keçi ya birer yaşını doldurmalı veya koyunlar yedi sekiz aylık olduğu
    halde birer yaşında imiş gibi gösterişli bulunmalıdır.


    Deve, en az beş yaşını, sığır da en az iki yaşını bitirmiş bulunmalıdır.






    8- Tavuk, horoz
    ve kaz gibi evcil hayvanlar kurban olamaz. Bunları kurban niyeti ile
    kesmek tahrimen mekruhtur. Çünkü bunda Mecüsîlere benzeyiş vardır.
    Etleri yenilen vahşî hayvanlar da kurban edilmez.




    9- Koyun ve
    keçiden her biri yalnız bir kişi adına kurban edilir. Bir deve veya bir
    sığır, bir kişiden yedi kişiye kadar kimseler için kurban edilebilir.
    Ancak bu ortakların hepsi müslüman olup her biri kendi hissesine malik
    olmalı ve Allah rızası için bir ibadet niyeti taşımalıdır.


    Ortaklar kesilen kurbandan hisselerini tartı ile ayırırlar, göz kararı ile ayıramazlar.


    (İmam Malik'e göre bir sığır, bir manda veya bir deve bir aile
    halkından yedi ve daha çok kimse için kurban olabilir, bu caizdir.
    Fakat başka başka aileler için, yediden az olsalar da caiz olmaz.)




    10- Kurbanlık hayvanın
    şaşı, topal, uyuz ve deli olmasında, doğuştan boynuzlu veya boynuzsuz
    veya boynuzunun azı kırık bulunmasında, kulaklarının delinmiş veya
    enine yarılmış olmasında, kulaklarının uçlarından kesilip sarkık bir
    halde bulunmasında, dişlerinin azı düşmüş olmasında, cinsel organı
    bulunmamasında, burulmuş olarak bulunmasında bir sakınca yoktur; bu
    hayvanlar kurban edilebilirler.




    11- İki gözü veya
    bir gözü kör, dişlerinin çoğu düşmüş veya kulakları kesilmiş,
    boynuzlarının biri veya ikisi kökünden kırılmış, kulağının veya
    kuyruğunun yarıdan fazlası veya memelerinin başları kopmuş, kulakları
    veya kuyruğu yaratılışında bulunmayan bir hayvan kurban olamaz.






    12- Kurbanın
    semiz olması daha faziletlidir. Kemikleri içinde iliği kalmamış
    derecede zayıf veya aksak ayağını yere basıp kesileceği yere kadar
    topal veya aşikar bir halde hasta bulunan bir hayvan da kurban olamaz.




    13- Kurban
    kesmekle yükümlü olan bir kimsenin satın aldığı kurbanda yukardaki
    kusurlardan biri sonradan meydana gelse, yerine başkasını alıp kesmesi
    gerekir. Fakat fakir bir kimsenin aldığı kurban böyle kusurlanırsa,
    yine kurban olarak kesilmesi caiz olur, yerine başkasını alması
    gerekmez. Hatta böyle kusurlu bir hayvanı satın alıp kurban kesmesi de
    yeterli olur. Çünkü bu kurban o fakir için bir nafiledir. Nafilelerde
    ise, genişlik ve kolaylık vardır.


    (Üç imama göre, zengin için de yeterli olur. Başkasını almaya gerek yoktur.)




    14- Zengin kimsenin aldığı
    kurban henüz kesilmeden ölse, yerine başkasını alması gerekir. Fakir
    kimsenin aldığı kurban ölse, başkasını alması gerekmez.




    15- Zengin kimsenin
    aldığı kurban kaybolduktan veya çalındıktan sonra yerine başkası kurban
    edilmiş olsa ve ondan sonra da kaybolan kurban bulunsa bunu da kesmesi
    gerekmez. Çünkü üzerine düşen vacibi yerine getirmiştir. Fakat bu
    duruma düşen fakirin o bulunan kurbanı kesmesi gerekir; çünkü fakirin
    satın aldığı kurban, kurban olmak üzere belirlenmiştir; kendisine vacib
    olmadığı halde, bunun kurban olmasını kendisine gerekli kılmıştır
    .






    16- Kurban
    için alınan hayvan çalındıktan veya kaybolduktan sonra onun yerine
    başkası alınıp ondan sonra nahr (kurban kesme) günleri içinde bulunsa,
    bakılır: Sahibi zengin ise bu iki kurbandan dilediğini keser. Ancak
    sonradan almış olduğu hayvanın kıymeti ilk hayvandan daha az olur da
    bunu kesmiş olursa, aradaki kıymet farkını sadaka olarak vermesi
    gerekir. Fakat kurban sahibi fakir ise o iki hayvanı da kesmesi
    gerekir. Çünkü bu kurbanlar fakir hakkında birer adak yerindedir. Bir
    görüşe göre de, bunlardan yalnız birini kesebilir.




    17- Kaybolan
    kurbanlık yerine alınan ikinci kurbanlık hayvan daha kesilmeden nahr
    günlerinden sonra önceki kayıp hayvan bulunsa, bunların sahibi hiç
    birini kesmez, bunların en kıymetlisini sadaka olarak verir.




    18- Bir kimse aldığı
    kurbanlık hayvanı satıp onun yerine dengini almış olsa, İmam Ebû
    Yusuf'a göre caiz olmaz. Çünkü bunun aynına Allah'ın hakkı geçmiştir.
    Fakat İmam Azam ile İmam Muhammed'e göre, bu kerahetle caiz olur.




    19- Kurbanlık bir hayvan
    kesilmeden önce doğursa, yavrusu da kendisi ile beraber kesilir. Çünkü
    yavru anasına bağlıdır. Eğer yavru kesilmeyip satılırsa, parasını
    sadaka olarak vermek gerekir.






    KURBANIN KESİLME VAKTİ




    20- Kurbanın kesilme zamanı nahr (Bayramın birinci, ikinci ve üçüncü) günleridir. Fakat birinci günde kesilmesi daha faziletlidir.






    21- Kurbanlar,
    bayram namazı kılınan şehir gibi yerlerde, bayram namazı kılındıktan
    sonra bayram namazı kılınmayan yerlerde ise bayram gününün fecrinden
    sonra kesilir. İlk vakti budur. Kurbanı geceleyin kesmek tenzihen
    mekruhtur.


    (İmam Şafiî'ye göre, kurbanlar bayramın dördüncü günü güneş batıncaya kadar kesilebilir.)




    ]22- Kurbanlar
    kıbleye karşı yatılarak "Bismillâhi Allahü Ekber" diye kesilir.
    Kurbanı, elinden geliyorsa sahibi kesmelidir, değilse uygun gördüğü bir
    müslümana emredip kestirmeli ve kendisi de başında bulunmalı. Şu ayet-i
    kerimeyi de okumalıdır:


    "Benim namazım, ibadetlerim, yaşayışım ve ölümüm alemlerin Rabbı Allah içindir ki, O'nun ortağı yoktur." (En'am: 162)


    Yalnız kurban sahibinin Besmelesi yeterli olmaz; kurbanı kesenin
    Besmele'yi getirmesi şarttır. "Bismillâhi Allahü Ekber" demelidir.


    Kasden Besmele terkedilirse, kurbanın eti yenmez. Kurban sahibinin eli
    hayvanı kesenin eli üzerinde olarak hayvanı kesecek olsalar, her
    ikisinin de Besmele çekmesi gerekir. Bunlardan biri Besleme'yi terk
    ederse, hayvanın eti yenmez.




    23- Kurban
    Bayramında, kesilmek üzere satın alınmış kurbanlık hayvan, nahr (kurban
    kesme) günlerinde kesilmemiş olsa, o hayvan mevcutsa aynını sadaka
    vermek gerekir. Helak olmuşsa kıymetini sadaka olarak fakirlere vermek
    icab eder, ertesi seneye bırakılmaz.




    24- Kurbanın vacib
    olmasına nahr günlerinin sonu esastır. Bunun için Kurban Bayramının
    üçüncü günü güneş batmadan önce zengin olan kimsenin kurban kesmesi
    gerekir. Daha önce fakir olması bunu etkilemez. Aksine olarak o günün
    güneş batışından önce fakir düşen veya ölen müslümanlardan bu kurban
    kesme yükümlülüğü düşer.




    25- Zilhicce'nin
    onuncu günü olduğuna şehadet edilip de Bayram namazları kılındıktan ve
    kurbanlar kesildikten sonra, günün henüz arefe günü olduğu anlaşılsa,
    müslümanların itaat ve ibadetlerini koruma bakımından, kılınan namaz ve
    kesilen kurbanlar geçerli sayılır. Çünkü böyle hatalardan kaçınmak her
    zaman için mümkün değildir.




    26- Zilhicce'nin
    onuncu günü olduğu zeval vaktinden önce gerçekleşse Bayram namazı
    kılınır. Ondan sonra kurbanlar kesilir. Fakat Zeval vaktinden sonra
    gerçekleşmiş olsa, o gün Bayram namazı kılınmaz, kurbanlar kesilebilir.
    Ertesi gün de, Bayram namazı kılınır.

    Hayvanı, kesim yerine yumuşak
    bir davranışla getirmeli ve keskin bıçak kullanılarak hayvana eziyet
    verilmemelidir. Fazla acı duymaması için, hareket hali sona erdikten
    sonra onu yüzmelidir. Kurban sahibi, kurban kesildiği gün, ilk yemeğini
    kurbanın ciğerinden seçmelidir, bu mendubdur.




    KURBAN ETİ VE DERİSİ ÜZERİNDE YAPILACAK ŞEYLER




    27- Adak olarak kesilmeyen
    kurbanın etinden sahibi zengin olsun olmasın, yiyebileceği gibi fakir
    olmayanlara da yedirip dağıtabilir. Fetva bu şekildedir. Bununla
    beraber üçte birini fakirlere sadaka olarak vermelidir. Eğer kurban
    sahibi orta halli olur da, geçimlerini karşılamak zorunda olduğu
    kimseler kalabalık ise, o halde kurbanın etini onların yemeleri için
    alıkoyabilir, bu mendubdur.





    Diğer bir görüşe göre, kurban bayramında kesmek üzere bir fakirin
    satın aldığı kurbandan kendisi yiyemez. Çünkü kendisine kurban vacib
    olmadığı halde böyle kurbanlık alıp kesmesi, bir adak sayılır. Adak
    yapan kimse ise, kendi adağından yiyemez. Onun etini zevcesine, usul ve
    furüuna ve zengin kimselere yediremez. Bunlara yedirirse, yedirdiğinin
    kıymetini fakirlere vermesi gerekir.




    28-
    Kurbanlık hayvanın sütünden yararlanmak, etini veya postunu satıp
    parasını almak veya demirbaş olmayacak bir şeyle değiştirmek mekruhtur.
    Böyle bir iş yapılırsa, kıymetini sadaka vermek gerekir. Kurbanlıktan
    kasab ücreti de verilmez.




    29- Kurbanın postu
    sadaka diye verilir veya ondan seccade ve sofra gibi evde kullanılacak
    eşya yapılır. Kurban edilecek hayvanı kesilmeden önce kırkmak
    mekruhtur. Yünleri kırkılacak olursa, sadaka olarak verilmelidir. Fakat
    hayvan kesildikten sonra yünleri kırkılabilir ve kullanılabilir
    .






    30-
    Birkaç kişi yanlışlıkla birbirinin kurbanını kesecek olsalar, her
    kesilen hayvan, sahibinin kurbanı olmak üzere caiz olur. Birbirlerine
    bir şey borçlu olmazlar. Bu durumda herkes kendi hayvanını, eğer
    mevcutsa, alır. Kesilen hayvanlar yenmiş veya dağıtılmış ise, aradaki
    kıymet farkını birbirlerine helal ederler. Eğer cimrilik gösterirler de
    helal etmezlerse, her biri diğerine ait kurban etinin kıymetini öder.
    Bu durumda, bu kıymet farkını da sadaka olarak vermek gerekir. Çünkü
    bu, kurban etinin bedelidir.




    31- Bir kimse, kendisine
    bırakılan bir kurbanı, sahibinin izni olmaksızın bayram günü sahibi
    adına kesecek olsa, bunu ödemesi gerekmez. Sahibinden kurban
    yükümlülüğü düşer. Çünkü buna delalet yolu ile izin vardır.




    32- Bir kimse zorla ele
    geçirmiş olduğu bir hayvanı kendi adına kesecek olsa, diri halindeki
    kıymetini ödemek şartı ile, sahih olur.

    Fakat bir insan, kendisine
    emanet sureti ile bırakılan bir hayvanı böyle kurban kesecek olsa,
    sahih olmaz; çünkü hayvana kesimden önce tazmin etme hükmü ile sahib
    olmamıştır. Rehin olarak bırakılan hayvan da, rehini elinde bulunduran
    kimseye nazaran kurban hususunda bir görüşe göre gasbedilen (zorla
    alınan), diğer bir görüşe göre de emanet (vedia) hükmündedir.




    33- Bir kimse kendi
    malından sevabını ölüye bağışlamak niyeti ile bayram günü kestiği
    kurbanın etinden yiyebilir, başkalarına da verebilir. Tercih edilen
    hüküm budur. Fakat bir kimse, murisin emri ile murisi adına keseceği
    kurbanın etinden yiyemez. Bunun tümünü sadaka vermesi gerekir.






    34- Bir kimse, tek
    başına kesmek niyeti ile satın aldığı kurbanlık bir deve veya sığıra
    sonradan altı kişiyi ortak yapmaya razı olursa, bunu birlikte kurban
    olarak kesmeleri caiz olur. Ancak bunda kerahet vardır. O kimse verdiği
    sözden caymış sayılır. Ortaklarından alacağı parayı sadaka olarak
    vermelidir.

    Bir görüşe göre de, adam fakir olduğu takdirde
    başkalarının ortak olmasına razı olamaz. Çünkü onun keseceği bu kurban,
    bir adak yerindedir. O fakir bu kurbanı satın almakla kendine onu vacib
    kılmıştır.




    35- Udhiyye'nin (Kurban
    kesmenin) rüknü kan akıtmaktır. Hayvan boğazlanmadıkça vacib olan
    kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz. Onun için kurbanlık hayvanın
    kesilmeden sadaka olarak verilmesi caiz olmaz. Fakat alınan kurban
    herhangi bir sebeple bayramın kurban kesme günlerinde kesilemezse,
    bunun diri olarak sadaka edilmesi gerekir. Çünkü bu halde, kan akıtma
    işi sadaka vermeye dönüşmüş olur. Artık bunun etinden sahibi yiyemez.




    36-
    Bir kurbanı kitab ehlinden olan birinin (bir gayr-i müslimin) kesmesi
    mekruhtur. Mecusîlerin, putperestlerin kesmesi ise caiz değildir. Fakat
    kurban etinden herhangi bir gayr-i müslime bağış yolu ile vermekte bir
    sakınca yoktur.


    Kurban, Hicretin ikinci yılında meşru kılınmıştır. Bunun meşru olması, kitab, sünnet ve icma ile sabittir.


    (Şafiîlere göre, kurban, tek bir şahıs için sünnet-i ayndır. Bir aile
    halkı için ise, sünnet-i kifayedir. Ailenin geçimini sağlayan kimse,
    kurban kesince, artık diğerlerinin üzerinden sünnete uyma borcu düşer.)

      Forum Saati Paz Mayıs 19, 2024 11:26 am