EVLİYALARDAN MEDET UMMA
Evliya diye bilinen kimselerin mezarlarında ip bağlamak, mum yakmak,
tel çekmek en sık rastlanan hurafelerdir. Bir yazar şahit olduğu
trajikomik olayı şöyle anlatır: “ Bir Bursa gezisinde Osman Gazi
türbesinin ve itfaiye kulesinin bulunduğu tepeye çıkmıştım. Etrafı
demir korkuluklarla çepeçevre sarılı tepede bir bankın üzerine oturmuş,
şehrin o güzelim manzarasını seyrediyordum. Bir ara korkulukların
yanında kümelenmiş bir grup kadının yamaçtan yükselen ağaçların
dallarına bezler ve ipler bağladığına tanık oldum. O kubbeli mubbeli
türbeleri bırakıp da neden bu ağaca dadandıklarını merak ederken söz
konusu ağacın el yetişmesi mümkün olmayan, hatta kuşların bile zor
konacağı dallarının üzerinde de birtakım bez parçaları bulunduğunu
görünce hayretler içinde kaldım. Merakla sağa sola sordum. Bir bilen
çıkmadı. Yamaçtaki ağaçların zirvesine o bezlerin nasıl takıldığını
kimse açıklayamadı. Sonunda o bölgenin yerlilerinden biri doğru
açıklamayı yaptı. Meğer eskiden iftar ve sahur zamanlarını bildirmek
için otuz metre ötedeki itfaiye topları kullanılırmış. Bu topların
ağzına sıkıştırılan bez parçalarının bir kısmı yamaçtaki ağaçların
dallarına çarpıp takılırmış. Böylece türbeleri ziyarete gelen kadınlar
tarafından evliya türbesi olduğu zannedilmiş ve ip bağlanmaya
başlanmış. Şimdi buraya gelen kadınlar, burada büyük bir evliyanın
yattığına ve duaların kabul edildiğine inanıyorlarmış!” Ne yazık ki
günümüzde böyle garip adetli, mumlu, bezli türbe ziyaretlerini yapanlar
kendilerini “ inançlı” diye adlandırıyorlar. Halkın bir kısmı da bu
tarz, İslam’a zıt davranışlar sergileyenlerin “inançlı kişi” olduğuna
inanıyor. Oysa bu inanç her neyse Kuran’ın inancı olmadığı kesindir. Bu
tarz fiilleri sergileyenler, Kuran’ı üfürük kitabı gibi
değerlendirirken, ıslık çalma, gece aynaya bakma tipindeki yasakları
dîni bir hüküm, dînin bir gereği sanmaktadırlar. Dine sokulan ve dinin
bir parçası olarak gösterilen bu hurafeleri, bunları savunan
kaynaklardan öğrenmek istiyorsanız size Pamuk yayınevinin “Kuran-ı
Kerim’in Havas ve Esrarı” kitabı ile Kudret Şandra’nın derlediği “ Dert
Sizde, Derman Bende, Şifa Reçeteleri” kitabını öneriyoruz. Gerek
yayınevi, gerek kitabın ismi, gerek yazarın kimliği kitapların dîni
kimlik kazanmasına sebep olmaktadır. Zaten binlerce hurafe ile dinin
zorlaştırıldığı yetmiyormuş gibi, “dîni özel bilgiler” gibi takdim
edilen hurafeler, Kuran’ın güzel dinini tanımayanların dîni; saçma,
mantıksız, uydurma sanmalarına sebep olmuştur. Size yüzlerce hurafeyi
sayamayacağımız için, bu iki kitaptan on örnek hurafeyi yazmakla
yetineceğiz. Bu hurafelerde Allah’ın mübarek kelamı, rehberimiz
Kuran’ın surelerinin nasıl kullanıldığı ayrı bir ibret vakasıdır:
1. Örnek Hurafe: Rum suresinde geçen bu üç ayeti kerime ile, Es Saffat
suresindeki bu üç ayeti kerimeyi okumayı adet haline getiren kimselerin
denizler, yahut da çöllerdeki kumlar kadar günahı olsa yine de Cenabı
Hak bağışlar derlerdi. Bir kimse bu surenin tamamını ağız kısmı dar
olan cam bir kap içerisine yazar ve hasta olmasını istediği kimsenin
evine bırakırsa, o evde bulunanların tamamı derhal hastalanırlar. Hatta
o eve, evin yabancısı olan bir kimse dahi girse derhal hastalığa
yakalanır...
2. Örnek Hurafe: Sancıdan kıvranan bir hasta üzerine Mücadele suresi
okunursa sancısı geçer ve tatlı tatlı uykuya dalar. Gece ve gündüz bu
sureyi okumaya devam eden kimse hırsızlara karşı korunur. Surenin
tamamı bir kağıt üzerine yazılıp herhangi bir mahsul üzerine atılırsa,
o mahsul her türlü haşerenin tahribatından kurtulur, bolluk ve bereket
meydana gelir.
3. Örnek Hurafe: Bir kimse Maun suresini ev eşyası üzerine okuyup
üfürse, kırılmaktan ve kaybolmaktan kurtarılmış olur. Bu surenin
okunmasını alışkanlık haline getiren kimsenin sözü her yerde geçerli
olur. Hiç kimse bir dediğini iki edemez.
4. Örnek Hurafe: Para biriktirip zengin olmak isteyenler her namazın
sonunda Humeze suresine devam etmelidirler. Bir kimseyi teşhir etmek
için de 101 adet biber üzerine okunup, niyet edilene yakılır.
5. Örnek Hurafe: Sık sık hamamcı olan kimseler, bir şap üzerine Tarık
suresi’ni okuyup, yastığın altına kor ve bu şekilde uyuduğu taktirde
hamamcı olmaktan kurtulur.
6. Örnek Hurafe: Basur hastalığına yakalanan kimse namazların sonunda
Ala suresini yedişer defa okursa hastalığı geçer. Cuma ezanında
yazdırıp üzerine alan, kıskançlık, nazar ve sihre karşı kendini korur.
7. Örnek Hurafe: Felak suresini bir kağıt üzerine baştan sona yazıp,
ayın son Cumartesi günü güneş doğmadan ve yedi kuyudan alınacak, güneş
görmemiş kuyu suyuna çivit mürekkebi ile yazılıp silinerek, herhangi
bir düşmanın üzerine, 41 kere de kapı eşiğine okunarak, o evde
geçimsizlik çıkmasına ve ayrılmalara sebep olunur.
8. Örnek Hurafe: Bir çirişe 7 ilmik atılır. Birinci ilmiğe ..., ve
yedinci ilmiğe Sure-i Kevser okunur. Her düğümde: “Yarabbi filanın
şehvetini, cinsel organını aklını fikrini 360 beden azası ile 72 endamı
ile bağladım ve düğümledim.” Bu çiriş rüzgara karşı asılır. İcap
ettiğinde çözmek için kaybolmaması da şarttır.
9. Örnek Hurafe: İçinde 17 Mim harfi bulunan Ayetel Kürsi’yi yine bir
çiriş alıp bakire bir kıza 17 kez düğümlenecek şekilde ilmik attırılır.
Her ilmiğe 10 adet Ayetel Kürsi okunur... Kimin için niyetleniyor, ne
için isteniyorsa “ Ya Rabbi falanın şehvetini, dilini ya da yolunu
bağlıyorum. Ayetel Kürsi’deki İsmi Azamın ve esma-i ilahiyenin yüzü
hürmetine düğümledim.” diyerek bakire kıza bir düğüm attırılıp,
işaretle hiç konuşmadan 17 ilmik böylece düğümlenir ve 170 adet Ayetel
Kürsi okunmuş olur. Bu okunmuş çiriş karanlık bir yerde ağır bir taş
altına konarak muhafaza edilir.
10. Örnek Hurafe: Erkekliği bağlı bir şahsın çözülmesi için; temiz bir
kağıda Ayetel Kürsi, diğer bir kağıda da Sure-i Haşr’ın son dört ayeti
ile Amener Resuli ayeti kelime olarak ayrı harf harf yazılır. Ayetel
Kürsi sağ kola, diğer yazılı Amener Resuli ve Haşır Suresi sol kola
bağlanır. Sonra hiç kullanılmamış bir baltanın deliğinden bağlı
erkeklik uzvunu geçirip işer...
Kuran’ın bu istismar edilişi Edip Yüksel “İlginç Sorular” kitabında benzer örneklerle anlatılır ve devamında şöyle der:
Kuran;
Bizleri doğruya ulaştıran bir rehber (Huda)
Yolumuzu aydınlatıcı bir ışık (Nur)
Doğruyu yanlıştan ayıran bir ölçü (Furkan)
İhtilaf içinde bocalayanlara bir delil (İlim)
Tüm beşeriyet için bir mucize (Ayet)
Kalplerinde manevi hastalık bulunanlara bir ilaç (Şifa)
Sıkıntıdaki müminlere bir müjde (Büşra)
Tüm insanlara bir öğüt ve hatırlatma (Zikr)
Her şeyi detaylı olarak açıklayan bir yasa (Mufassal)
Düşünenlere bir bilgelik kaynağı (Hikmet)
Her şeyi açıklayan bir kitap (Tıbyan)
Haklıyı belirleyen bir kanıt (Beyyine)
Müminler için bir bağış (Rahmet)
Geride kalmayıp ilerlemek isteyenler için bir uyarı (Zikra)
Akleden müminler için apaçık bir kitap (Kitabul Mümin)
Adalet arayan toplumlar için evrensel bir yasa (Hüküm)
Peygamber’in risaletini devam ettiren ölümsüz bir elçi (Resul)
Birbirine düşmüş insanları birleştirici bir ip (Hablullah)
Müslümanlar için kıyamete dek yaşayan bir önder (İmam)
Dirileri uyarsın diye gönderilen bir kitap (Kuranun Mübin)
İşte böyle nitelikteki bir Kitab’ın tüm bu niteliklerini gizlemek ve
amacı dışında kullanmak için insanlardan ve cinlerden olan şeytanlar
elele vermişler ve ne yazık ki bu şeytani tuzaklarına insanların çoğunu
düşürmüşlerdir. İnsanları ortak koşuculuğun ve zulmün karanlığından
Allah’a imana ve adaletin aydınlığına çıkaracak bir rehber olan
Allah’ın kitabını, yüzyıllardır sahtekarlar ve cahiller bir aspirin
veya bir merhem gibi değerlendirmiş ve mikroplu üfürükleriyle istismar
etmişlerdir. Allah’ın yüce kelamını basur, ishal, kabızlık gibi
hastalıkları iyileştirmede büyüvari yöntemlerle kullanarak Kuran’a
hakaret eden ve uydurdukları yalanları Allah adına halka yutturan
üfürükçüler ve muskacılar toplumumuza çok büyük zararlar vermişlerdir.
1-De ki: Sabahın Rabbine sığınırım.
2-Yarattıklarının kötülüğünden
3-Çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden
4-Düğümlere üfürenlerin kötülüğünden
5-Ve kıskandığı zaman kıskananın kötülüğünden.
113- Felak suresi 1-5
Allah düğümlere üfürenlerin kötülüğünden, bu tip büyüvari hareketlerin
kötülüğünden kendisine sığınmamızı Kuran’da söylerken, Kuran’ı üfürme,
düğümlere üfleme gibi yollarda kullanmak ne yaman bir çelişkidir!
Uyduruk karelerde sureleri ve Arapça harfleri kullanarak yazılan
muskalara, tılsımlara, efsunlara kudsi, mübarek, dîni bir hava verilmiş
ve din namına özellikle halkın cahil kesimleri yüzyıllardır
kandırılmıştır. Kuran’ın musikisi yerine manası, üfürülmesi yerine
okunması, ölülere hitabı yerine canlılara hitabı asıl olmadıkça bu
kaos, bu rezalet ne yazık ki devam edecektir.
EVLİYA ALDATMACASI
2- Bu kitap onunla uyarman için ve inananlara hatırlatıcı olarak indirildi. Öyleyse bundan dolayı göğsünde bir sıkıntı olmasın
3- Rabbinizden size indirilene uyun. O’ndan başka evliyaya(dostlara) uymayın. Ne kadar az hatırlıyorsunuz?
7- Araf Suresi 2-3
Allah Kuran’a uymamızı ister. O’ndan başka evliyaya uymamamızı söyler.
Oysa günümüzde hurafelerle dolu bir çok kitabın yazarı Kuran’da
kullanılan “evliya” kelimesiyle isimlendirilip kitapları
Marifetname(bir sonraki bölümde inceleyeceğiz) diye, ilmihal kitabı
diye, hadis, tefsir, mezhep kitabı diye satılmaktadır. Kuran’ın
insanların uyduğu yanlış adres olarak evliyayı göstermesi ve günümüzde
Kuran dışı kaynak ve insanlara uyanların bu kaynak ve yazarları
Kuran’da geçen aynı kelimeyle isimlendirmeleri ilginçtir. (“Evliya”
Arapça’daki “veli” kelimesinin çoğulu olup “dostlar” demektir.)
Kuran’ın kelimeleri bu şekilde kullanmasına rağmen mezhepçi zihniyet
kendi mezhep büyüklerinin evliyalık delillerini göstererek(!) (Kuran’ın
bu tarz kullanımına karşın mezhepçi literatürde evliya kelimesi
insanüstü, adeta süpermen kişi manasında kullanılır) onların
eserlerinin de dinin kaynağı olduğunu ispatlamaya gayret eder.
Para için önüne geleni basan yayınevleri, aklından her geçeni yazan
yazarlar, bunları rekortmen yapan cahil alıcılar, Kuran’ı rehber yerine
üfürük uygulayıcısı yapanlar oldukça, halimiz bakalım ne olacak!.. Hele
bir de bu üfürükçüleri din adamı, hoca sananlar yok mu!.. Bu
üfürükçülere gidip muskasına, göbeğine efsunlu dualardan yazdırıp medet
umanlar... Bunlara paraları verip şifa isteyenler, fakat Allah yolunda
zekata geldi mi üfürüğe harcadığının yarısını harcamayanlar... Kurşun
dökmeye üşenmeyip, namaz söz konusu olduğunda üşenenler... Kuran’ı 40
bohça içinde duvarda tutup, eline alıp manasını anlamak, hayatın
rehberi yapmak için okumayanlar...
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Evliya diye bilinen kimselerin mezarlarında ip bağlamak, mum yakmak,
tel çekmek en sık rastlanan hurafelerdir. Bir yazar şahit olduğu
trajikomik olayı şöyle anlatır: “ Bir Bursa gezisinde Osman Gazi
türbesinin ve itfaiye kulesinin bulunduğu tepeye çıkmıştım. Etrafı
demir korkuluklarla çepeçevre sarılı tepede bir bankın üzerine oturmuş,
şehrin o güzelim manzarasını seyrediyordum. Bir ara korkulukların
yanında kümelenmiş bir grup kadının yamaçtan yükselen ağaçların
dallarına bezler ve ipler bağladığına tanık oldum. O kubbeli mubbeli
türbeleri bırakıp da neden bu ağaca dadandıklarını merak ederken söz
konusu ağacın el yetişmesi mümkün olmayan, hatta kuşların bile zor
konacağı dallarının üzerinde de birtakım bez parçaları bulunduğunu
görünce hayretler içinde kaldım. Merakla sağa sola sordum. Bir bilen
çıkmadı. Yamaçtaki ağaçların zirvesine o bezlerin nasıl takıldığını
kimse açıklayamadı. Sonunda o bölgenin yerlilerinden biri doğru
açıklamayı yaptı. Meğer eskiden iftar ve sahur zamanlarını bildirmek
için otuz metre ötedeki itfaiye topları kullanılırmış. Bu topların
ağzına sıkıştırılan bez parçalarının bir kısmı yamaçtaki ağaçların
dallarına çarpıp takılırmış. Böylece türbeleri ziyarete gelen kadınlar
tarafından evliya türbesi olduğu zannedilmiş ve ip bağlanmaya
başlanmış. Şimdi buraya gelen kadınlar, burada büyük bir evliyanın
yattığına ve duaların kabul edildiğine inanıyorlarmış!” Ne yazık ki
günümüzde böyle garip adetli, mumlu, bezli türbe ziyaretlerini yapanlar
kendilerini “ inançlı” diye adlandırıyorlar. Halkın bir kısmı da bu
tarz, İslam’a zıt davranışlar sergileyenlerin “inançlı kişi” olduğuna
inanıyor. Oysa bu inanç her neyse Kuran’ın inancı olmadığı kesindir. Bu
tarz fiilleri sergileyenler, Kuran’ı üfürük kitabı gibi
değerlendirirken, ıslık çalma, gece aynaya bakma tipindeki yasakları
dîni bir hüküm, dînin bir gereği sanmaktadırlar. Dine sokulan ve dinin
bir parçası olarak gösterilen bu hurafeleri, bunları savunan
kaynaklardan öğrenmek istiyorsanız size Pamuk yayınevinin “Kuran-ı
Kerim’in Havas ve Esrarı” kitabı ile Kudret Şandra’nın derlediği “ Dert
Sizde, Derman Bende, Şifa Reçeteleri” kitabını öneriyoruz. Gerek
yayınevi, gerek kitabın ismi, gerek yazarın kimliği kitapların dîni
kimlik kazanmasına sebep olmaktadır. Zaten binlerce hurafe ile dinin
zorlaştırıldığı yetmiyormuş gibi, “dîni özel bilgiler” gibi takdim
edilen hurafeler, Kuran’ın güzel dinini tanımayanların dîni; saçma,
mantıksız, uydurma sanmalarına sebep olmuştur. Size yüzlerce hurafeyi
sayamayacağımız için, bu iki kitaptan on örnek hurafeyi yazmakla
yetineceğiz. Bu hurafelerde Allah’ın mübarek kelamı, rehberimiz
Kuran’ın surelerinin nasıl kullanıldığı ayrı bir ibret vakasıdır:
1. Örnek Hurafe: Rum suresinde geçen bu üç ayeti kerime ile, Es Saffat
suresindeki bu üç ayeti kerimeyi okumayı adet haline getiren kimselerin
denizler, yahut da çöllerdeki kumlar kadar günahı olsa yine de Cenabı
Hak bağışlar derlerdi. Bir kimse bu surenin tamamını ağız kısmı dar
olan cam bir kap içerisine yazar ve hasta olmasını istediği kimsenin
evine bırakırsa, o evde bulunanların tamamı derhal hastalanırlar. Hatta
o eve, evin yabancısı olan bir kimse dahi girse derhal hastalığa
yakalanır...
2. Örnek Hurafe: Sancıdan kıvranan bir hasta üzerine Mücadele suresi
okunursa sancısı geçer ve tatlı tatlı uykuya dalar. Gece ve gündüz bu
sureyi okumaya devam eden kimse hırsızlara karşı korunur. Surenin
tamamı bir kağıt üzerine yazılıp herhangi bir mahsul üzerine atılırsa,
o mahsul her türlü haşerenin tahribatından kurtulur, bolluk ve bereket
meydana gelir.
3. Örnek Hurafe: Bir kimse Maun suresini ev eşyası üzerine okuyup
üfürse, kırılmaktan ve kaybolmaktan kurtarılmış olur. Bu surenin
okunmasını alışkanlık haline getiren kimsenin sözü her yerde geçerli
olur. Hiç kimse bir dediğini iki edemez.
4. Örnek Hurafe: Para biriktirip zengin olmak isteyenler her namazın
sonunda Humeze suresine devam etmelidirler. Bir kimseyi teşhir etmek
için de 101 adet biber üzerine okunup, niyet edilene yakılır.
5. Örnek Hurafe: Sık sık hamamcı olan kimseler, bir şap üzerine Tarık
suresi’ni okuyup, yastığın altına kor ve bu şekilde uyuduğu taktirde
hamamcı olmaktan kurtulur.
6. Örnek Hurafe: Basur hastalığına yakalanan kimse namazların sonunda
Ala suresini yedişer defa okursa hastalığı geçer. Cuma ezanında
yazdırıp üzerine alan, kıskançlık, nazar ve sihre karşı kendini korur.
7. Örnek Hurafe: Felak suresini bir kağıt üzerine baştan sona yazıp,
ayın son Cumartesi günü güneş doğmadan ve yedi kuyudan alınacak, güneş
görmemiş kuyu suyuna çivit mürekkebi ile yazılıp silinerek, herhangi
bir düşmanın üzerine, 41 kere de kapı eşiğine okunarak, o evde
geçimsizlik çıkmasına ve ayrılmalara sebep olunur.
8. Örnek Hurafe: Bir çirişe 7 ilmik atılır. Birinci ilmiğe ..., ve
yedinci ilmiğe Sure-i Kevser okunur. Her düğümde: “Yarabbi filanın
şehvetini, cinsel organını aklını fikrini 360 beden azası ile 72 endamı
ile bağladım ve düğümledim.” Bu çiriş rüzgara karşı asılır. İcap
ettiğinde çözmek için kaybolmaması da şarttır.
9. Örnek Hurafe: İçinde 17 Mim harfi bulunan Ayetel Kürsi’yi yine bir
çiriş alıp bakire bir kıza 17 kez düğümlenecek şekilde ilmik attırılır.
Her ilmiğe 10 adet Ayetel Kürsi okunur... Kimin için niyetleniyor, ne
için isteniyorsa “ Ya Rabbi falanın şehvetini, dilini ya da yolunu
bağlıyorum. Ayetel Kürsi’deki İsmi Azamın ve esma-i ilahiyenin yüzü
hürmetine düğümledim.” diyerek bakire kıza bir düğüm attırılıp,
işaretle hiç konuşmadan 17 ilmik böylece düğümlenir ve 170 adet Ayetel
Kürsi okunmuş olur. Bu okunmuş çiriş karanlık bir yerde ağır bir taş
altına konarak muhafaza edilir.
10. Örnek Hurafe: Erkekliği bağlı bir şahsın çözülmesi için; temiz bir
kağıda Ayetel Kürsi, diğer bir kağıda da Sure-i Haşr’ın son dört ayeti
ile Amener Resuli ayeti kelime olarak ayrı harf harf yazılır. Ayetel
Kürsi sağ kola, diğer yazılı Amener Resuli ve Haşır Suresi sol kola
bağlanır. Sonra hiç kullanılmamış bir baltanın deliğinden bağlı
erkeklik uzvunu geçirip işer...
Kuran’ın bu istismar edilişi Edip Yüksel “İlginç Sorular” kitabında benzer örneklerle anlatılır ve devamında şöyle der:
Kuran;
Bizleri doğruya ulaştıran bir rehber (Huda)
Yolumuzu aydınlatıcı bir ışık (Nur)
Doğruyu yanlıştan ayıran bir ölçü (Furkan)
İhtilaf içinde bocalayanlara bir delil (İlim)
Tüm beşeriyet için bir mucize (Ayet)
Kalplerinde manevi hastalık bulunanlara bir ilaç (Şifa)
Sıkıntıdaki müminlere bir müjde (Büşra)
Tüm insanlara bir öğüt ve hatırlatma (Zikr)
Her şeyi detaylı olarak açıklayan bir yasa (Mufassal)
Düşünenlere bir bilgelik kaynağı (Hikmet)
Her şeyi açıklayan bir kitap (Tıbyan)
Haklıyı belirleyen bir kanıt (Beyyine)
Müminler için bir bağış (Rahmet)
Geride kalmayıp ilerlemek isteyenler için bir uyarı (Zikra)
Akleden müminler için apaçık bir kitap (Kitabul Mümin)
Adalet arayan toplumlar için evrensel bir yasa (Hüküm)
Peygamber’in risaletini devam ettiren ölümsüz bir elçi (Resul)
Birbirine düşmüş insanları birleştirici bir ip (Hablullah)
Müslümanlar için kıyamete dek yaşayan bir önder (İmam)
Dirileri uyarsın diye gönderilen bir kitap (Kuranun Mübin)
İşte böyle nitelikteki bir Kitab’ın tüm bu niteliklerini gizlemek ve
amacı dışında kullanmak için insanlardan ve cinlerden olan şeytanlar
elele vermişler ve ne yazık ki bu şeytani tuzaklarına insanların çoğunu
düşürmüşlerdir. İnsanları ortak koşuculuğun ve zulmün karanlığından
Allah’a imana ve adaletin aydınlığına çıkaracak bir rehber olan
Allah’ın kitabını, yüzyıllardır sahtekarlar ve cahiller bir aspirin
veya bir merhem gibi değerlendirmiş ve mikroplu üfürükleriyle istismar
etmişlerdir. Allah’ın yüce kelamını basur, ishal, kabızlık gibi
hastalıkları iyileştirmede büyüvari yöntemlerle kullanarak Kuran’a
hakaret eden ve uydurdukları yalanları Allah adına halka yutturan
üfürükçüler ve muskacılar toplumumuza çok büyük zararlar vermişlerdir.
1-De ki: Sabahın Rabbine sığınırım.
2-Yarattıklarının kötülüğünden
3-Çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden
4-Düğümlere üfürenlerin kötülüğünden
5-Ve kıskandığı zaman kıskananın kötülüğünden.
113- Felak suresi 1-5
Allah düğümlere üfürenlerin kötülüğünden, bu tip büyüvari hareketlerin
kötülüğünden kendisine sığınmamızı Kuran’da söylerken, Kuran’ı üfürme,
düğümlere üfleme gibi yollarda kullanmak ne yaman bir çelişkidir!
Uyduruk karelerde sureleri ve Arapça harfleri kullanarak yazılan
muskalara, tılsımlara, efsunlara kudsi, mübarek, dîni bir hava verilmiş
ve din namına özellikle halkın cahil kesimleri yüzyıllardır
kandırılmıştır. Kuran’ın musikisi yerine manası, üfürülmesi yerine
okunması, ölülere hitabı yerine canlılara hitabı asıl olmadıkça bu
kaos, bu rezalet ne yazık ki devam edecektir.
EVLİYA ALDATMACASI
2- Bu kitap onunla uyarman için ve inananlara hatırlatıcı olarak indirildi. Öyleyse bundan dolayı göğsünde bir sıkıntı olmasın
3- Rabbinizden size indirilene uyun. O’ndan başka evliyaya(dostlara) uymayın. Ne kadar az hatırlıyorsunuz?
7- Araf Suresi 2-3
Allah Kuran’a uymamızı ister. O’ndan başka evliyaya uymamamızı söyler.
Oysa günümüzde hurafelerle dolu bir çok kitabın yazarı Kuran’da
kullanılan “evliya” kelimesiyle isimlendirilip kitapları
Marifetname(bir sonraki bölümde inceleyeceğiz) diye, ilmihal kitabı
diye, hadis, tefsir, mezhep kitabı diye satılmaktadır. Kuran’ın
insanların uyduğu yanlış adres olarak evliyayı göstermesi ve günümüzde
Kuran dışı kaynak ve insanlara uyanların bu kaynak ve yazarları
Kuran’da geçen aynı kelimeyle isimlendirmeleri ilginçtir. (“Evliya”
Arapça’daki “veli” kelimesinin çoğulu olup “dostlar” demektir.)
Kuran’ın kelimeleri bu şekilde kullanmasına rağmen mezhepçi zihniyet
kendi mezhep büyüklerinin evliyalık delillerini göstererek(!) (Kuran’ın
bu tarz kullanımına karşın mezhepçi literatürde evliya kelimesi
insanüstü, adeta süpermen kişi manasında kullanılır) onların
eserlerinin de dinin kaynağı olduğunu ispatlamaya gayret eder.
Para için önüne geleni basan yayınevleri, aklından her geçeni yazan
yazarlar, bunları rekortmen yapan cahil alıcılar, Kuran’ı rehber yerine
üfürük uygulayıcısı yapanlar oldukça, halimiz bakalım ne olacak!.. Hele
bir de bu üfürükçüleri din adamı, hoca sananlar yok mu!.. Bu
üfürükçülere gidip muskasına, göbeğine efsunlu dualardan yazdırıp medet
umanlar... Bunlara paraları verip şifa isteyenler, fakat Allah yolunda
zekata geldi mi üfürüğe harcadığının yarısını harcamayanlar... Kurşun
dökmeye üşenmeyip, namaz söz konusu olduğunda üşenenler... Kuran’ı 40
bohça içinde duvarda tutup, eline alıp manasını anlamak, hayatın
rehberi yapmak için okumayanlar...
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]