İnsan Sıcağı - Erdal Atabek Uyeoll10

Join the forum, it's quick and easy

İnsan Sıcağı - Erdal Atabek Uyeoll10

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    İnsan Sıcağı - Erdal Atabek

    By BiLiNMeZ
    By BiLiNMeZ
    SD Admin
    SD Admin


    Nereden : İstanbul
    Üyelik : 03/09/09
    Mesaj Sayısı : 5443
    Rep Gücü : 38106
    Başarı Sistemi : 11
    Uyarılar : Uyarı Yok
    Yorum : Dikkat: Bu Site Bağımlılık Yapar

    İnsan Sıcağı - Erdal Atabek Empty İnsan Sıcağı - Erdal Atabek

    Mesaj tarafından By BiLiNMeZ Ptsi Eyl. 21, 2009 10:54 am

    [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]


    Hapishanede
    geçen 3 yıl, 2 ay, 21 gün. Dr. Erdal Atabek’in çocuklarından ayrı,
    mesleğinden ayrı, dahası dış dünyadan ayrı geçirdiği 38 ay.
    Kitapta anlatılanlar her ne kadar gerçek de olsa yazar kronolojik
    bir sıralamaya gerek duymamış. Zaten günlük tadında bir kitap da değil.
    Anı kitabı olmasına karşın “bugün şu oldu, akşam bu oldu..” gibi
    cümlelere rastlamıyorsunuz. Atabek daha çok dört duvar arasına
    hapsedilmiş bir insanın iç dünyasına yolculuk etmiş. Dışarıdaki insanın
    önemsemediği ayrıntıların, içerde ne denli hayati önem taşıyabileceğini
    göstermiş. İğnenin, ipliğin, havlunun, sabunun, bir kutu karper
    peynirin dostluğun göstergesi olabileceği hiç aklınıza gelir mi? Biz
    dışarda yaşayanların anlamasının güç olduğu kavramlar belkide bunlar.
    İçerideki yıllarını usta bir yalınlıkla dile getirmiş yazar. Ancak
    duygu sömürüsü yapmamış. Okuyucuyu incitmekten sanki özellikle
    kaçınmış. Ne içeri alınma sebebini ayrıntılarıyla dillendirmiş, ne de
    mahkeme anlarını. Sadece insanın insana ne denli muhtaç olduğunu, dört
    duvarın arasında da, açık denizde de birbirimizden başka dayanağımız
    olmadığını göstermiş.
    Türk filmlerindeki gibi sahneler beklerken karşıma Beethoven,
    Picasso çıkınca aslında hapisanelerin arabesk yerler olmadığını, “ah
    biz kader mahkumuyuz” diyenlerin sadece yerli dizilerde olduğunu
    farkettim. Bilmediğim bu dünyanın, yaşadığım dünyadan çok da farklı
    olmadığını anladım. Temelde hepimizin basit ihtiyaçları dışında geriye
    kalan herşeyin fasa fiso olduğunu düşünüyorum kitabı okuduğumdan
    beridir.
    Kendimi fazlasıyla sorgulamama neden olan bu kitabı gönül
    rahatlığıyla herkese öneririm. Tabii “acaba yetinmeyi bilmiyor muyum?
    Elimdekilerin değerini ne kadar biliyorum?” gibi soruları kendinize
    sormaya cesaret edebilirseniz.
    Adı gibi sıcak, sıcacık bir kitap “İnsan Sıcağı”.
    Alıntılar
    <blockquote>Çağın tanıklığıyla sanıklığı iç içedir artık. Sanık olmayı göze almadan tanık olmak olanaksızlaşmıştır.</blockquote>
    <blockquote>İnsan, o güçlü ve güçsüz, o cesur ve korkak, o umutlu ve
    umutsuz yaratık, kimbilir nerelerinden hangi güçlerini bulur çıkarır da
    en güç koşullarda bile yaşama sevincinin eşsiz çiçeklerini yüreğinde
    sular.
    O yüksek duvarlarla çevrili havalandırma avlusunda kimbilir kaç kez
    Akdeniz dolaşılır, dünyanın yerleri gezilir, çay bahçesinde oturulur,
    sevilenlerle yeniden yeniden konuşulur.
    Her şey susar, her şey durur, doğanın bu şaşırtıcı canlısına, insana
    bakar, hayranlık duyar. Doğadaki her şey, insana, bu kendini durmadan
    yeniden yaratan, bu yaşamları yeniden yeniden üreten, en umulmadık
    yerlerde, en umulmadık koşullarda kendine yaşama sevinçleri yaratan
    varlığa saygıyla bakar.</blockquote>

    Kitabın Künyesi

    Adı: İnsan Sıcağı
    Yazarı: Dr. Erdal Atabek
    Yayınevi: Çağdaş Yayınları
    1.Baskı Yılı: 1987
    Sayfa Sayısı: 125
    ISBN: -

      Forum Saati Perş. Mayıs 16, 2024 1:08 pm