BEKTAŞÎLİK Uyeoll10

Join the forum, it's quick and easy

BEKTAŞÎLİK Uyeoll10

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    BEKTAŞÎLİK

    By BiLiNMeZ
    By BiLiNMeZ
    SD Admin
    SD Admin


    Nereden : İstanbul
    Üyelik : 03/09/09
    Mesaj Sayısı : 5443
    Rep Gücü : 38115
    Başarı Sistemi : 11
    Uyarılar : Uyarı Yok
    Yorum : Dikkat: Bu Site Bağımlılık Yapar

    BEKTAŞÎLİK Empty BEKTAŞÎLİK

    Mesaj tarafından By BiLiNMeZ Paz Ara. 13, 2009 7:17 pm

    BEKTAŞÎLİK



    Hacı Bektaş Velî tarafından
    kurulduğu kabul edilen tarikatın adı. Bu tarikatın
    kuruluşu her ne kadar Hacı Bektaş Velî'ye nisbet
    ediliyorsa da esas teşekkülü daha sonraki dönemlere rastlar. Bektaşî
    tarikatının silsilesini Bektaşîler şu şekilde
    naklederler: "Hz. Ali, Hasan-ı Basri, Habib el-Acemi, Davud
    et-Tai, Ma'ruf el-Kerhi, Şeyh Sırrı es-Sakatî, Cüneyd-i
    Bağdâdî, Ebû Ali Merâğî, Şeyh Ebû Ali Hasan,
    Şeyh Ebu Osman Mağribî, Şeyh Ebu Kasım Gürganî,
    Şeyh Ebû Hasan Harkânî, Şeyh Ebû Farmidî, Fazl İbn-i
    Muhammed et-Tusi Hoca Ahmed Yesevî, Hoca Yusuf Hemedâni, Şeyh
    Lokmanü'l-Horasanî, Pir-i Tarikat Es-Seyyid Muhammed Bektaş-ı
    Velî İbn-i İbrahimü's-Sânî."

    Hacı Bektaş-i Velî'nin neseplerini de şöyle
    gösterirler: İmam Ali, İmam Hüseyin, İmam Zeynelâbidin,
    İmam Muhammed Bakır, İmam Musa el-Kâzım, İmam
    Ali Rıza, İmam Muhammed Nakî, İmam Hasan el-Askerî,
    İmam Muhammed Mehdî, Seyyid İbrahimü'l-Mükrimü'l-Hicap,
    Seyyid Hasan, İbni Seyyid İbrahim, Seyyid Muhammedü's-Sânî,
    Seyyid Mehdi, İbni Seyyid Muhammedü's-Sani, Seyyid İbrahim,
    İbn Seyyid Hasan, Seyyid Muhammed, İbn İbrahim, İbn
    Seyyid, Elhak İbn Seyyid Muhammed, Seyyid Musa İbn Seyid
    İshak, Seyyid İbrahimü's Sani, İbn Seyyid Musa, Seyyid
    Muhammed eş-Şehir Hacı Bektaşî Velî, İbn Seyyid
    İbrahimü's-Sânî.

    Hacı Bektaşî Velî'nin annesi Şeyh
    Ahmed Nişâbûri'nin kızı Hâtem Hatun'dur. Bektaş-ı
    Velî hicrî 645 yılında Nişâbur'da doğdu. 680'de
    Ahmed Yesevî'nin tavsiyesiyle Anadolu'ya geçti. Kırşehir
    yakınında "Karabük"e yerleşti, 738 de vefat etti.

    Bektaşîlik, Anadolu'nun ortasında
    ıssız bir köyde doğmuştur. Âlimlerden uzak kaldığı
    gibi şehirlilerden çok köylüler ve yörükler arasında
    yayıldı. Hatta çoğu kez göze bile çarpmadı. Ancak
    tamamıyla kurulduktan ve dal budak saldıktan sonra
    anlaşıldı. Bektaşilik her tarikat gibi batınîdir.
    Bâtına ait birtakım tasavvufî esrar ile içli dışlıdır.
    Fakat bâtınilik meselelerinde öbür tarikatlardan ayrılır.
    Mâlum olan "Bâtınî"lere yaklaşır. Bektâşîler
    her şeylerini gizli tutarlar. Her türlü teşkilatları
    saklıdır. Birtakım işaretler ve remizler
    kullanırlar. Buna binâen tarihte meşhur olan "Bâtınî"lerle
    alâkaları vardır. Tarikatların birçoklarında bulunan
    "seyr-i sülûk" Bektaşilik'te yoktur. Muayyen "evrad
    ve ezkâr" bile mevcut değildir. Ancak "inâbe" ve
    "ikrar" ile "âyin-i Cem" vardır.

    Bektaşîlik'te Ehl-i Beyt'e fazla sevgi
    gösterilir. Bu muhabbet ifrata kadar varır. Hatta
    Bektaşiliği mezhep itibarıyla "Ca'feri"; irfan ve
    felsefe itibarıyla "Hurûfi" diye tanımlayanlar
    vardır. Gerçekten Anadolu Bektaşîleri (Alevîler) Ca'feri
    mezhebinde olduklarını açıktan açığa söylerler.
    Mezhepte Ca'feri, tarikatte Bektaşî ve Alevî bulunduklarını
    itiraf ederler.

    Bektaşîler, Ca'ferî fıkhını kabul
    ettikleri gibi İmamiyye mezhebini de kabul etmişlerdir. Oniki
    imamı takdis ederler. Hz. Ebû Bekr, Osman, Ömer ile Hz. Âişe'yi
    pek sevmezler. Bektâşîlik'te az çok tasavvuf, büyük miktarda
    Hurûfilik, Ahilik, Bâbailik,* Bâtınilik, Hulûl* ve Tenâsuh*,
    Ca'ferilik, Şiî'lik, İmami'lik, Şâmani'lik, Lama'lık
    hatta teslis gibi eski ve yeni bir çok unsurlar vardır. Onun için
    içinden çıkılmaz bir şekil almıştır.

    Yeniçeri Ocağı'nın kuruluşunda
    Hacı Bektaş Velî dua etmiş, bu nedenle Yeniçeriler onu
    pir olarak tanımışlardır. Yeniçeri Ocağı'na
    "Hacı Bektaş Ocağı" denmesi bundan
    dolayıdır. Bu tarikatın Türkler arasında
    tutunmasının, yaygınlık kazanmasının
    sebeplerinden birisi Yeniçerilerle ilgisinin bulunmasıdır. Çeşitli
    grupları ve cereyanları bünyesinde barındırması,
    toleransı, tarikat mensuplarının halkla içli dışlı
    olması; özellikle Bektaşî edebiyatını oluşturan
    eserlerin Türkçe ile ve halkın rahatlıkla anlayacağı
    bir üslupla yazılması, Bektaşîliğin
    yaygınlık kazanmasını sağlayan başlıca
    hususlardır.

    Bektaşîlik Anadolu sınırları içinde
    kalmamış; Bulgaristan, Romanya, Sırbistan, Mısır,
    Arnavutluk ve Macaristan'a kadar yayılmıştır.

    Sünnî bir yapıya oturan Osmanlı devletinde,
    Şiî-Bâtınî unsurların karıştığı
    Bektaşîlik, aynı tempo ile yürüyemedi. Yeniçeri Ocağı'nın
    etkisi azalınca, hatta Sultan II. Mahmud'un Yeniçeri Ocağı'nı
    ilgasıyla Bektaşîlik de ilga edildi. Ancak Sultan Abdülaziz
    zamanında yeniden canlandı, gelişimini sürdürmeye başladı.
    30 Kasım 1925'te tekkelerin kapatılmasıyla Bektaşîlik
    resmen son buldu.

    Bektaşîlik başlıca iki kola
    ayrılmaktadır. Bunlardan birincisi Hacı Bektaş
    Veli'nin evli olduğunu kabul eden Çelebiler koludur. Bunlar,
    kendilerini Hacı Bektaş Veli'nin neslinden sayarlar. Bu nedenle
    bunlara "bel oğlu" adı verilir. Bu kol Anadolu'da
    yaygınlık kazanmıştır. İkinci kol
    mensuplarına Babağân kolu denilir. Bunlar tarikat yoluyla Hacı
    Bektaş Veli'ye bağlı oldukları için "yol oğlu"
    adıyla anılırlar. Bu kola mensup olanlar Hacı
    Bektaş Velî'nin bekâr olduğunu kabul ederler. Bu
    anlayış İstanbul, Rumeli ve Avrupa'nın çeşitli
    ülkelerinde yaygınlık kazanmıştır. Zaman zaman
    bu iki grup birbirlerine karşı düşmanca tavır
    takınmışlardır.

    Bektaşîliğe girecek olan kişi belirli
    bir müddet denenir. Sonra "ikrar âyini" denilen bir törenle
    tarikata girer.

    Bektaşîlik'te müridler beş dereceye
    ayrılır: 1-Muhiblik, 2-Dervişlik, 3-Babalık, 4-Mücerredlik,
    5-Halifelik.

    Muhib'in iki Bektaşî'nin kefâletiyle tarîkata
    intisabı kabul edilir. Buna "el almak" veya "nasib
    almak" da denilir. Dervişliği isteyen erkek muhib tekkeye
    alınır. Hizmetleriyle bunu isbata çatışırsa
    dervişliğe kabul edilir ve dervişlik tacı giydirilir.
    Üçüncü derece babalıktır. Babalık dervişe halife
    tarafından verilen bir mertebedir. Yeteneğini ispat eden
    dervişe bizzat halife tarafından bu pâye verilir. Halîfenin
    icâzetiyle bundan sonra muhib ve derviş yetiştirebilir.
    Babaların Hz. Peygamber soyundan geldiklerini kabul edenler
    yeşil sarık sararlar.

    Dördüncü derece mücerredliktir. Bu dereceye
    yükselmek için evlenmemiş olmak gerekmektedir. Mücerredliğe
    seçilen aday dervişlerden ve babalar arasından seçilir. Bu
    derece halifeye en yakın olanıdır. Belirli bir merâsim yapılır.
    Adayın sağ kulağı delinir; Mengûş adı
    verilen bir küpe takılır. Bunlar kendilerini tarikata
    adadıkları için evlenemezler, çocuk sahibi olamazlar.

    Bektaşî babası halifelik makamlarından
    birine müracaat eder. Eğer halifeliğe gerek varsa ve müracaatı
    da kabul edilirse ona halifelik icazeti verilir. Bunun
    dışında bir baba, üç mücerredin imzasıyla da
    halifelik makamını elde edebilir. Bektaşîlik dört temel
    üzerine oturur. Bu dört temele dört kapı denir. Şerîat kapısının
    mensupları Şerîata ve Ehl-i Beyt'in yoluna uymak zorundadır.
    Tarikata giren "yol oğlanları" da bu yolun gereklerine
    uymağa mecburdur. Hakikat kapısının mensubu, evrenin
    sırrını öğrenecek, marifet kapısının
    mensubu da nefsini mâsivâdan temizleyecektir.

    Bektaşîlikte ana ilke Hz. Muhammed (s.a.s.)'in
    soyunu ve oniki imamı sevmek ve Ehl-i Beyt düşmanlarından
    uzak olmaktır.

    Bektaşî tarikatının kendine özgü
    gelenekleri vardır: Bıyıklarını ve
    sakallarını uzatırlar.
    Karşılaştıkları zaman sağ ellerini
    kalplerinin üstüne koyarlar. Birbirinin ellerini öperler. Başlarına
    oniki dilimli taç giyerler. Göğüslerine "teslim taşı"
    adını verdikleri oniki dilimli bir taç takarlar. Hırka
    giyerler, kemer kuşanırlar Birbirlerine ömür boyu yardımcı
    olmak amacıyla :"yol kardeşi" adını
    verdikleri bir arkadaş edinirler. Evfi Bektaşîler boşanmazlar.
    Nasib kapanmasın diye kaşığı sofra üzerine
    yüzüstü bırakmazlar. Kapının eşiğine basmazlar.
    Hulûl, tenâsuh ve hattâ teslis anlayışı, inanç olarak
    Bektaşîliğe hakim olmuştur.

    Bektaşîlik alevîlikle iç içe girmiş bu
    nedenle özellikleri bozulmuştur. Bazı âdetler değişikliğe
    uğramıştır- Çelebiler ile Babağân arasındaki
    mücadeleden sonra evlenmemek âdet haline getirilmeye çalışılmıştır.
    Daha önceleri şerbet içilirken, sonraları bunun yerini
    şarap ve içki içme âdeti almıştır. Allah'ın
    yasakladığı bazı haramlar mübah sayılmaya
    başlanmıştır. Namaz kaldırılmış,
    yerine niyaz ikame edilmiştir.

    Bektaşî tekkeleri genellikle dağ eteklerinde,
    ıssız, sakin yerlerde kurulmuştur.

    Bektaşî edebiyatı halk şiirinden
    yararlanmış, genellikte halk şiirindeki vezin, kafiye vb.
    özelliklere sadık kalınmıştır.

    Bektaşî tekkelerinde ve dergahlarında icra
    edilen musîki genelde halk musîkisine çok yakındır.
    Bektaşîlik zengin bir tekke musîkisine sahiptir.

      Forum Saati Paz Mayıs 19, 2024 4:05 pm