DÜRZÎ, DÜRZÎLİK Uyeoll10

Join the forum, it's quick and easy

DÜRZÎ, DÜRZÎLİK Uyeoll10

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

    DÜRZÎ, DÜRZÎLİK

    By BiLiNMeZ
    By BiLiNMeZ
    SD Admin
    SD Admin


    Nereden : İstanbul
    Üyelik : 03/09/09
    Mesaj Sayısı : 5443
    Rep Gücü : 38115
    Başarı Sistemi : 11
    Uyarılar : Uyarı Yok
    Yorum : Dikkat: Bu Site Bağımlılık Yapar

    DÜRZÎ, DÜRZÎLİK Empty DÜRZÎ, DÜRZÎLİK

    Mesaj tarafından By BiLiNMeZ Paz Ara. 13, 2009 7:16 pm

    DÜRZÎ, DÜRZÎLİK



    Fatımî halifelerinden el-Hâkim biemrillah
    el-Mansur b. el-Aziz billah (385-411/996-1021)'ın veziri Hamza b.
    Ali'nin kurduğu İslâm dışı bâtıl bir
    mezhep. Dürzî, bu mezhebin görüşlerini benimseyen kişi.
    Propagandacı (dâî)* lerinden birisi olan Nuştekîn ed-Dürzî
    (ö. 410/1019)'nin ismine izafetle anılan Dürzîlik, siyasi-itikadî
    bir mezheptir. Şiîliğin İsmailiye* kolundan
    doğmuştur.

    Altıncı Fâtımî halîfesi el-Hâkim,
    ulûhiyet (tanrılık) dâvâsında bulunarak mektuplara
    "bismil-Hâkim er-Rahmanir-Rahim" yazdırıyor, hutbede
    kendi ismi okunduğunda halkı ayağa kaldırıyordu.
    (Mahmud Es'ad, Tarih-i İslâm, 158) Hâkim, etrafa dâîler
    göndererek kendi sapık görüşlerinin propagandasını
    yaptırır ve: "hiç kimsenin kendilerine zarar veremeyeceğini,
    mezhebe bağlı olanların artık dalâlete düşürülmeyeceklerini"
    söyler. Veziri Hamza b. Ali de bu mezhebin imamı olur. Bu arada el-Hâkim'in
    daha önceki dâîlerinden Nuştekin ed-Dürzî (Ânuştekin
    ed-Derezî) kendisinin imam tayin edilmesi için faaliyet gösterir. Fakat
    aşırı fikirleri halkı isyana sevkeder ve 410
    yılında öldürülür. Halkın reaksiyonu üzerine bir süre
    ara verilen propaganda faaliyetine Hamza b. Ali yeniden başlar ve
    etrafa dâîler göndererek birçok taraftar toplar. el-Hâkim'in 411/1021
    yılında el-Mukattam dağında kaybolması Hamza b.
    Ali'nin de inzivaya çekilmesi üzerine Hamza'nın dördüncü vasisi
    Ali b. Ahmed mezhebin başına geçer. Fakat el-Hâkim'in yerine
    halîfe olan Ali b. el-Hâkim, Dürzîleri takiple cezalandırır.
    Bunun üzerine faaliyetlerini gizli olarak sürdürürler. Daha sonra
    tekrar açıktan çalışmaya başlayarak Teym vadisi,
    Sayda, Beyrut ve Şam'da yayılırlar.

    Dürzîler Haçlı saferlerinde hristiyanlarla
    işbirliği yaparak müslümanlara karşı
    savaşmışlardır. Günümüzde Lübnan'ın
    dağlık bölgelerinde, Suriye, Filistin ve Ürdün'de yaşamaktadırlar.
    Lübnan anayasasına göre özel hakları olan Dürzîlerin Ortadoğu'da
    siyâsî güçleri olup bugünkü Suriye yönetiminde büyük etkinlikleri
    vardır. (E. Ruhi Fığlalı, İtikâdî İslâm
    Mezhepleri, 169 vd.)

    Dürzîlik, Kur'ân'da "sırat-ı müstakim"*
    diye adlandırılan "doğru yol"un
    dışındaki bâtıl yotlardan birisidir. Bu bakımdan
    "İslâm mezhepleri" içinde sayılmaması gerekir.
    Kur'ân-ı Kerim sırat-ı müstakim'in dışına
    çıkılmaması gerektiğine dair gayet açık olarak
    birçok âyette hüküm bildirmiştir: "Îşte benim
    doğru yolu, m bu, ona uyun, (başka) yollara uymayın ki,
    sizi O'nun yolundan ayırmasın!" (el-En âm, 6/153)

    Kendilerini gerçek tevhid inancına sahip (Muvahhidun)
    olarak gören Dürzîlerin Allah hakkında tecessüm (Allah'ı
    cisim olarak tasvir etme), hulûl (ruhun bir canlıdan başka bir
    canlıya geçmesi) gibi inançları ve bunların çok karışık
    yorumları vardır. Onlara göre Allah'ın bir gerçek
    ulûhiyeti (lahut) bir de beşerî tezahürü (nâsut) vardır.
    Allah kendisini beşer idrakine ancak bir insan şeklinde yani
    el-Hâkim şeklinde göstermiştir. Aksi halde insan Allah'ı
    gerçek ulûhiyetiyle tanımaya güç yetiremezdi. el-Hâkim'in Allah'ın
    beşerî tezâhürü olarak imamet mevkiine oturması ve onun
    tebliğini üstlenmesi Allah'ın gerçek tevhididir. Dürzî inancına
    göre bu gerçek tevhide ulaşan kişinin ibadet mükellefiyeti ve
    buna ihtiyacı da yoktur. (Fığlalı, a.g.e., 174-175)

    Görüldüğü gibi bu mezhep mensupları
    İslâm'ın saf ve temiz tevhid akîdesini, nefs ve hevâlarına
    tâbi olan akıllarıyla bulandırmışlar, lâyık
    olmayan sıfatları Allah'a izafe etmişlerdir. Halbuki gerçek
    tevhid* inancına göre: Allah birdir, Sameddir (herşey
    varlığını ve bekasını O'na borçludur. Herşey
    O'na muhtaçtır. O, hiçbir şeye muhtaç değildir.
    Herşeyin başvuracağı, yardım dileyeceği tek
    varlık O'dur). Kendisi doğurmamıştır ve (başkası
    tarafından) doğurulmamıştır. Hiçbir şey
    O'nun dengi olmamıştır." (el İhlâs, 112/1-4)

    Dürzîliğin, Hamza b. Ali tarafından ortaya
    atılan inanç esasları özetle şöyledir: 1- el-Hâkim bi
    Emrillah'ı Allah bilmek. Onlara göre Hâkim, Hz. Muhammed'in
    şerîatını neshetmiştir. 2-Emri tanımak: Bu,
    yaratıkların en şereflisi olarak kabul edilen Hamza b.
    Ali'dir. 3-Hududu tanımak: Bunlar Hamza ile birlikte beş
    vezirdir. 4-Yedi esası bilmek: Bunlar iptal edilen yedi akîde (Kelime-i
    Şehâdet, namaz, oruç, hac, zekât, cihat ve velâyet) yerine konan
    yedi vasiyet (vesâya veya hisâl) dir. Bu yedi vasiyet: 1-Sözde doğruluk,
    2-İman kardeşlerini koruma ve karşılıklı
    yardım, 3-Önceki ibadetler ve bâtıl inançların
    tamamını terk, 4-İblîs'i ve bütün şer güçleri tanımama,
    5- Allah olarak Hâkim'in birliğine iman, 6-Ne olursa olsun
    fiillerine sahip olma, 7-Açık veya gizli onun (Hâkim) ilâhî
    iradesine teslimiyet ve kabut.

    Dürzîlere göre âhiret ve âhiretle ilgili Cennet,
    Cehennem, Arş, Kürsî, hesap, ceza, mükâfat gibi şeyler hep
    bu dünyadadır.

    Dînî bakımdan Dürzîler, Akıllılar ve
    Cahiller olarak ikiye ayrılır. Özel kıyafetleri olan
    akıllıların mezhep esaslarına bağlı
    olmaları, şehvetlerden kaçınmaları, sigara ve içki
    içmemeleri, hırsızlık, zina vb. kötülükleri yapmamaları
    gerekir. Bunların önderlerine Şeyhu'l-Akl denir. Cahillerin dünyevî
    lezzetleri tatmalarında, refah içinde yaşamalarında bir
    sakınca yoktur.

    Misafirperverlik, israftan sakınmak, ahlâkî değerlere
    önem vermek gibi özellikleri bulunan Dürzîler, "İslâm
    esaslarını hiçe saydıkları ve iman
    esaslarını da keyfi olarak tahrif ve tağyir ettikleri için"
    müslüman sayılmazlar.

      Forum Saati Paz Mayıs 19, 2024 4:16 pm